Pages in topic: < [1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16] > | Off topic: Osmanlıca - Türkçe kaynaklar, Cumhuriyet boyunca Türkçenin serüveni, Günümüz Türkçesi... Thread poster: Adnan Özdemir
| Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.38. Kuyumculuk ve Sarraflık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-10.07.2017 Kaynak Kişi: Ali Doğan Kuyumcu Ali Doğan, 1980 yılında Karam... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.38. Kuyumculuk ve Sarraflık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-10.07.2017 Kaynak Kişi: Ali Doğan Kuyumcu Ali Doğan, 1980 yılında Karaman’da doğmuştur. lise mezunudur. Mesleği, ustası Rauf Dinç’ten öğrenmiştir. Mesleğini 20 yıldır icra eden Doğan, bu mesleği bir kişiye öğretmiştir. 262 (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-27.01.2018 Kaynak Kişi: Rauf Dinç Kuyumcu Rauf Dinç, 1956 yılında Karaman’da doğmuştur. Yüksekokul mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Ali Rıza Dinç’ten öğrenmiştir. Mesleğini 47 yıldır icra eden Dinç, bu mesleği bir kişiye öğretmiştir. Meslekle İlgili Söz Varlığı ağartmak :Gümüşü temizleyerek parlatmak. akik :Kuvarsın bir türü olan, çok sert, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş. akkor :Eriyik hâlde bulunan maden. alaşım :İki madenin karışımı yoluyla elde edilen madde. altın :Atom sayısı 79, atom ağırlığı 196,9 olan, 1064 ˚C’de eriyen, kolay işlenen, yüksek değerli, paslanmaz element (TDK, 2011: 106). altın bileziği takmak :Kendi geçimini sağlayacak bir meslek edinmek. altın suyu :Gümüş kaplamasında kullanılan bir çeşit elektroliz kaplama. altın yürekli :Temiz kalpli ve merhametli kimse. amyant levha :Eritme işlemlerinde kullanılan ısıya dayanıklı levha. antika :Çok eski devirlerden kalma eşya. arma :Bir kurumu veya devleti temsil eden simge. avadanlık :Bir işi yapma sırasında ustaların kullandıkları alet muhafaza kutusu. ayar :Altın ve gümüşün değerini ifade eden bir söz. bilezik :Kadınların kullandıkları silindir şeklindeki takı eşyası. boraks :Bor asidi ile bir oksijenin birleşmesi sonucu meydana gelen sodyum tuzu, tenekâr. broş :Kadınların kullandıkları süs iğnesi. 263 burma :Burularak yapılmış altın bilezik. büyütme malafası :Yüzük büyütme işlemlerinde kullanılan alttan üste doğru genişleyen koni şeklindeki alet. büyütme :Ziynet eşyasını istenilen boyuta getirme işlemi. çark :Mücevher parlatmaya yarayan alet. çırak :Küçük yaşta bir mesleği öğrenmesi için usta yanına verilen ara eleman. ek yapmak :: Dar olan mücevheri genişletmek. engiştan :Yüzük. enteşe :Bilezik. firuze :Mavi bir renge sahip yüzük taşı ve küpe yapımı gibi takı işleme işlerinde istifade edilen değerli bir mineral (TDK, 2011: 879). gelgel :Başa takılan elmas ya da altın iğne. genişletmek :Yüzüğü istenilen ölçüye getirmek. gerdanlık :Kadınların boyun bölgesine taktıkları ziynet eşyası. gümüş :Takı yapımında ve ev eşyalarında kullanılan parlak ve beyaz renkte, kolay işlenir element. gümüşçü :Gümüş işleri ile uğraşan kişi. gümüşçülük :Gümüşçünün uğraştığı meslek. halhal :Ayağa takılmak için yapılmış ziynet eşyası. kaşık :bk. Pota. kaynak yapma :Yüzüklerde kırılma veya daraltma gibi durumlarda yapılan lehimleme işlemi. kaynak :İki metal parçayı ısı yöntemiyle birleştirme işlemi. kolye :Boyna takılan ziynet eşyası. kuyum :: Değerli taşları işleyerek elde edilen takı. kuyumcu :Kuyum işlerini yapan satan meslek erbabı. kuyumculuk :Kuyumcunun yapmış olduğu meslek. 264 küpe :Kulaklara takılmak için özel olarak yapılan ziynet eşyası. malafa :Sarrafların bilezik ve yüzüklerin çapını ölçmekte, düzeltmekte ve genişletmede kullandıkları koni şeklindeki alet. matkap :: Delik açmak için ustaların kullandığı elektrikli veya şarzlı iş makinesi. mengil :Bilezik. nare :Toplama çekici. nukra :Külçe şeklindeki gümüş. oksit :Gümüş pası. ölçme malafası :Yüzüğü belli ölçüde genişletmede kullanılan malafa. pota :Gümüş parçasını eritmede kullanılan madeni kap. pul :: Oldukça ince gümüş levha. saf gümüş :Arıtılmış gümüş. sarraf :Altın gibi değerli mücevherleri alıp satan kimse. takı :Süs eşyası. takıcı :Takı işleri ile uğraşan sanat erbabı. takıcılık :Takı yapıp satma işi. tektaş :Yalnızca tek pırlantası olan yüzük. telkâri :Tel hâlindeki altın veya gümüşü bir şey üzerine işleme. tesviye tahtası :: Düzeltme işlerinde kullanılan yüzeyi düz tahta. tokmak :Yüzüğü genişletme aşamasında kullanılan alet. tüfe :Bilezik. vurgu :Kadınların feslerine taktıkları gümüş takı. yakut :Koyu al renkli ve aynı zamanda değerli bir taş. yaldız :bk. Altın suyu. yıkama makinesi :Gümüşü parlatmaya yarayan makine. yüzük :: Parmaklara takılan ziynet eşyası. 265 zanaat :Bir alanda, bir hammaddeden işlenmiş ürün çıkarma işi. zanaatkâr :Bir alanda ilerleyen ve o işi meslek hâline getiren kişi. zümrüt :Mücevher işçiliğinde kullanılan yeşil renkli değerli bir süs taşı. 4.39. Kündekâri Sanatçılığı (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-29.03.2018 Kaynak Kişi: Ahmet Kızılay Kündekâri Sanatçısı Ahmet Kızılay, 1947 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mehmet Kolyiğit’ten öğrenmiştir. Mesleğini 57 yıldır icra eden Kızılay’ın, bu mesleği öğrettiği 10 kişi vardır. Meslekle ilgili Söz Varlığı abanoz :Tropikal bölgelerde yetişen bazı ağaçlardan elde edilen oldukça sağlam ağaç. ağaç oymacılığı :Ağaç üzerine çizilen şekli kesici aletler yardımıyla çıkarıp düz ahşap yüzeye işleme sanatı. altın varak :: Değişik takı işlerinde yararlanılan tirşe içerisinde dövmek suretiyle inceltilen altın tabaka. armut :Armut ağacından elde edilen ve kündekâri sanatında kullanılan kereste. baklava modeli :Kündekâri sanatında kullanılan ve baklava şeklini anımsatan model. başlık :Kapı kanatlarını oluşturan yatay kalaslar. ceviz :Ceviz ağacından elde edilen ve kündekâri sanatında kullanılan kereste. dişbudak ağacı :: Dişbudak ağacından elde edilen ve kündekâri sanatında kullanılan kereste. fıçı :İçerisine su konan ahşap su kabı. 266 fildişi :Takı ve süs eşyası yapımında kullanılan içi boş, uzun ve eğri diş. geçme :Minberlerde çıta parçalarını birbirine bağlamada kullanılan teknik. hakkak :Kündekâr. iroko :Kolayca çürümeyen, haşerelere karşı direnci yüksek bir ağaç. iskelet :Kapının ana gövdesi. kafes tekniği :Minber korkuluklarında kullanılan, çıtaların kafes oluşturacak şekilde çakılması suretiyle uygulanan teknik. kapı kanadı :Kapının hareket eden oynak bölümü. kapı kündekârisi :Genellikle cami kapılarına yapılan kündekâri türü. kiraz :Kiraz ağacından elde edilen ve kündekâri sanatında kullanılan kereste. künde :Kütük, kalın ağaç gövdesi. kündekâr :Kıymetli ağaçları işleyen marangoz, sedefçi. kündekâri :Farklı boyda geometrik şekillerde hazırlanmış tahta kalıpların birleştirilmesi ile yapılan teknik. maun :Maun ağacından elde edilen ve kündekâri sanatında kullanılan kereste. meşe :Meşe ağacından elde edilen ve kündekâri sanatında kullanılan kereste. minber aynalığı :Minber kaidesinin hemen üzerinde yükselen aynalık altı. minber :Camilerin içerisinde, hatibin hutbe okuduğu özel bölme. oyma tekniği :Aslına uygun karakter ve canlılıkta oyma araçları yardımıyla uygulanan teknik. oymacı :: Oyma sanatını icra eden kişi. 267 oymacılık :: Oymacının yapmış olduğu iş veya meslek. pencere kapağı :: Pencereleri dış müdahalelere karşı koruyan ahşap panel. rölyef :Kabartma. sandık :Kündekâri ustalarının yaptığı, içerisine çeyiz konulan ahşap kutu. sedef :Midye, istiridye türü deniz canlılarının kabuğunda yer alan, sedef üretiminde istifade edilen, beyaz gökkuşağı parıltılı ve sert bir madde. sekizgenli model :Sekizgen şeklinde yapılan kündekâri modeli. seren :Kapı kanatlarında monteli düşey kalasların her biri. şimşir :Şimşir ağacından elde edilen kündekâri sanatında kullanılan kereste. tabla :Kündekârî işçiliğinin uygulanacağı alan. taşıyıcı ahşap iskelet :İskelet kısmı yatay ve düşey kuvvetleri karşılayarak, binanın ayakta kalmasına yarayan ağaç kolon. vaaz kürsüsü :Ahşaptan yapılan ve genellikle vaaz için kullanılan yüksek mekan. yatık :Yatırılmış durumda olan, dik olmayan, eğik. yıldız model :Kündekârî sanatında sıklıkla kullanılan bir model. 4.40. Lokantacılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-23.12.2017 Kaynak Kişi: Nasuh Özgüven Lokantacı Nasuh Özgüven, 1952 yılında Karaman’ın Yeşildere Köyünde doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Muzaffer Akın’dan öğrenmiştir. Mesleğini 51 yıldır icra eden Özgüven’in, bu mesleği 10 kişiye öğretmiştir. 268 (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-23.06.2018 Kaynak Kişi: Ali Kaymaz Lokantacı Ali Kaymaz, 1965 yılında Karaman’da doğmuştur. Ortaokul mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Kadir Kaymaz’dan öğrenmiştir. Mesleğini 41 yıldır icra eden Kaymaz’ın bu mesleği 20 kişiye öğretmiştir. Meslekle İlgili Söz Varlığı: Adana :Ana malzemesi kıymadan yapılan ızgara. artık sırtık :Yemekte bırakılan kısımlar. aşlık :Buğday, mısır gibi tahıl, bunlardan yapılan çorbalık, bulgur gibi yemeklikler. batırık :İnce bulgurla hazırlanan sulu ve soğuk yemek. beleş yemek :Bedava yemek. bellemek :Öğrenmek. beraber gitmek :Birlikte gitmek. bici :Ciğer ve bulgurdan belli bir ayda yapılan yemek bişirmek/ pişirmek :: Pişirmek, yemeye hazır hâle getirmek. bol kepçe :Fazlaca. börtlemek :Az haşlamak. börtlenmek :Haşlanmak, yanmak. börtme :Suda kaynatılmış ve içine nohut, badem, üzüm katılmış buğday. cacık :Yoğurdun içerisine rendelenmiş sebzelerin karıştırlması suretiyle yapılan soğuk meze. calla :Kuşbaşı et, patlıcan ve diğer sebzelerin güveç kapında pişirilmesi ile yapılan yemek. cambul cumbul :Çok sulu yemek. çırtma :İnce doğranmış salatalık üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek yapılan salata, cacık (TDK, 2009: 1190). 269 çorba :Tavuk, mercimek, pirinç, tarhana gibi gıdalardan yapılan sıcak içecek. dolma :: Domates, biber, patlıcan ve kabak gibi sebzelerin içerisine pirinç harcı konularak hazırlanan yemek. döner :: Parça etlerin uzun bir demir şiş üzerine dizilmesi ve pişirilmesi suretiyle hazırlanan yiyecek. dürüm :: Döner veya şiş kebabın lavaş ekmeğine dürülerek yapılan yiyecek. etli yemekleri :Ana malzemesi etle yapılan yemek. garson :: Pastane, kahvehane ve lokanta gibi iş yerlerinde serviş işlerini yürüten yardımcı personel. gavurma/ kavurma :Kavurma. gavurmak/ kavurmak :Kavurmak, yağda kızartmak. gaygana/ kaygana :Yumurta ve un , yağda kızartılarak yapılan bir çeşit omlet (TDK, 2009: 1944). gızartma / kızartma :: Patlıcan, biber kızartması. gönlü zengin :Yardımsever, cömert. gönülden geçirmek :Bir şeyin olmasını istemek. haşlama :Kırmızı veya beyaz etin sebzelerle haşlanması ile yapılan yiyecek. iskender :Tirit ekmeği, döner, yoğurt, tereyağı ve domates sosu ile hazırlanan yiyecek. kapama :Sarımsaklı, az sulu et yemeği. karnı yarık :Kıymalı patlıcan yemeği. keşkek :: Dövülmüş buğday ve sütle yapılan bir çeşit yemek. köfte :Kıymalık etin içerisine galeta unu, soğan, maydanoz, baharat vb. malzemeler katılarak hazırlanan yiyecek. kuru fasulye :Kuru fasulyeyle yapılan yemek. kuşbaşı :Kuşbaşı etlerin şişe dizilerek pişirilmesiyle yapılan yiyecek. 270 kuymak :Un, tereyağ ve kaymakla yapılan bir tür tatlı. lokanta :Yemek pişirilip satılan yer, aşevi, restoran. lokantacı :Lokanta işleten kimse. lokantacılık :Lokantacının yaptığı iş. maççık muççuk yemek :Ağzı şapırdatarak yemek (TDK, 2009: 3101). malak malak yemek :Büyük lokmalarla yemek. mıkla :Sarımsaklı yoğurt ve yumurtayla yapılan çılbır (TDK, 2009: 3181). nohut yemeği :Nohutla hazırlanan etli yemek. pastırmalı :Soğanlı pastırma yemeği. pilav üstü kuru :: Pilav üzerine kuru fasulye dökülerek hazırlanan yemek. salata :: Değişik sebzelerle hazırlanan soğuk meze. sebzeli yemek :Ana malzemeleri sebze olan yemek. servis açmak :Masayı yemek yiyecek duruma getirmek. sulu pilav :İçerisine kavrulmuş kemikli et konarak yapılan bulgur çorbası. şiş :Kuşbaşı etle hazırlanan ızgara. yuvalak :Bulgur ufağı ya da pirinç,ince çekilmiş kıyma ile yoğrulduktan sonra küçük küçük yuvarlanıp haşlanarak yapılan bir çeşit yemek. zülbiye :Yahni. 4.41. Marangozluk ve Mobilyacılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-25.01.2017 Kaynak Kişi: Halit Güven Marangoz ve Mobilyacı Halit Güven, 1936 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustaları Adil Göçmen, Hacı Tevfik Boynukalın’dan öğrenmiştir. Mesleğini 65 yıldır icra eden Güven’in, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.06.2018 271 Kaynak Kişi: İsmail Tosun Marangoz İsmail Tosun, 1953 yılında Karaman’da doğmuştur. Ortaokul mezunudur. Mesleği, ustası Abdullah Uysal’dan öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Tosun’un, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-23.06.2018 Kaynak Kişi: Şaban Uysal Marangoz ve Mobilyacı Şaban Uysal, 1954 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Kemal Pirgon’dan öğrenmiştir. Mesleğini 50 yıldır icra eden Uysal’ın, bu mesleği öğrettiği 5 Kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı: aba vakti yaba, yaba vakti aba :“İşi zamanında yapan başarılı olur.” anlamında bir söz. ağaç fırın küreği :Fırındaki ekmekleri çevirmeye yarayan dikdörtgen biçiminde, kısa saplı tahta araç. ahşap hamur teknesi :İçerisinde hamur yoğurma işlemi yapılan özel kap. ahşap torna bıçak seti :Ahşap malzemeleri oymada kullanılan marangoz bıçak. ananat :Ekin demetlerini aktarmaya yarayan, üç, dört, beş, yedi çatallı olabilen, uzun saplı alet, dirgen. atlık :Boyundurukta öküzün boynunun altına gelen ağaç. baston :Ağaç veya metal malzemeden üretilen dayangaç. beşik :Çocukları uyutmak için ağaçtan yapılan iki tarafa sallanabilen alet. beydanat :Arabaya buğday vs. yüklemek ve harman savurmak için kullanılan üç, dört veya beş parmaklı, uzun saplı aygıt, yaba. biladan :Çınar ağacı. 272 bir ağaçtan hem okluk hem de bokluk olur :“Aynı sülaleden iyi de çıkar, kötü de.” anlamında bir söz. bişşek :Yayık yaymada kullanılan ucunda yirmi santimetre çapında ağaç teker ve ortasına uzunca bir sap takılı olan alet. bocut :Çam ağacı veya topraktan yapılmış küçük testi, yuvarlak, kulpsuz testi. boduç :Ahşaptan yapılma su fıçısı. (TDK, 2009: 740). borda :İki kanatlı büyük kapı, sokak kapısı boyunduruk :Çift sürecek hayvanın, sabanı eşit mesafede çekmek için uçlarında zevle bulunan ağaç. cıngırak/ cıngırık :Zil. cizeme :Tahta parmaklık. çatal kazık yere batmaz :“Çok yöneticisi bulunan işten hayır gelmez.” anlamında bir söz. çellik :Çelik çomak oyunundaki kısa değneği uzağa fırlatmakta kullanılan uzun sopa. çomak :Çelik çomak oyunundaki kısa sopa. çöğmel :Sopa, değnek veya baston. çömçe :Kepçe veya büyük tahta kaşık. daraba :Tahta perde. dedegülü :Sabanla çift sürerken toprağın yufka veya derin kazılması için, oktaki bulunan deliklere takılan ağaç. dibek :bk. Havan. dibek eli :Havan içine katılan malzemeyi ezmek için kullanılan ağaç veya demirden yapılan tokmak. diğren :bk. Dirgen. dilme :: Dört köşe kesilmiş ağaç, kereste. diremek :Bir şeyi dikine koymak, dayamak, durdurmak (TDK, 2009: 1513). 273 dirgen :Harmanda ekin sapları toplamaya yarayan demir ya da ağaçtan yapılan iki dişli tarım aleti. dişemek :: Döven taşlarını değiştirmek, dövene diş takmak. dişevi :: Dövende çakmak taşlarının takılacağı oyuklar. doğrama tahtası :Et, ekmek veya sebze doğramada kullanılan ahşap tahta. döven/ düven :Tarlada toplanan ekinleri dövmek suretiyle buğdayını ayırmaya yarayan altında çakmak taşı bulunan çiftçi aleti. dülger :Eski dönemlerde ağaç işleriyle uğraşan zanaatkar. düzgü :Binaların tavan, kapı ve dolap gibi doğramadan oluşan bölümü. eğiçmeç :Kirman. eğidemir :Marangozların, semercilerin ve taşcıçıların oyma ve delme işleminde kullandıkları demir kalem. eğirtmeç :Yün ip yapmak için artı şeklinde tahtadan yapılan alet. elçek/ ellik :Ekin biçerken orak eli kesmesin diye parmaklara takılan ağaç eldive elicek :İplik bükülen çıkrığın el ile tutulan yeri. ellerde illerde kalası :Kimsesiz, öksüz, yetim kalasın anlamında ilenç. ellik çorabı :Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen eldiven şeklinde tahtadan yapılan bir araç (TDK, 2009: 1724). evirgeç/ evraaç :: Ocakta yufka ekmek pişirmek için kullanılan ince, ağaç dalı. eyef :Kağnı ya da saban oklarını boyunduruğa bağlayan halka biçiminde bükülmüş ince ağaç (TDK, 2009: 1820). fıçı :İçine su konulan büyük su saklama kabı. 274 fırıldak :Ahşaptan yapılan ve yandaki ipini çekmek suretiyle dönmeye başlayan oyuncak. fişek :Yayık tokmağı. freze makinesi :: Delik delme veya yuvarlak oluşturma gibi işlevleri bulunan makine. freze :Bir deliğin ağız kısımını bollaştırmak amacıyla kullanılan oldukça hızlı döner burgu. gönye :Birbirine dik açı yaparak birleşen iki cetvelden oluşan araç. götcek :Tahtadan yapılmış oturak. gövlek :Tahta kova. gözer :İri gözenekli eleme aracı. güzletme :Borcunu hasat zamanından sonraya uzatma. havan :İçerisinde bir şey dövüp ezmeye yarayan, tahta veya metalden yapılan küçük ve derin kap. hızar :Keskin metal dişleri sayesinde keresteyi belirli ölçülerde kesmeye yarayan makine. holaman :Su kabı. homurtkan :Kendi kendine söylenen. honamaz :Kıskanç. hortulamak :Küsmek. ilistir :Kalbur, elek. iskarpela :Tahta, metal, taş gibi sert nesneleri işlemekte kullanılan çelik araç. işkence :Tahtaları sabit tutmak için kullanılan bir araç. kafes :İçerisinde değişik kuş türleri beslenen ahşap kuş evi. kağnı :Binek hayvanlarının çektiği yük taşımaya yarayan tahta araba. kahretmek :Üzülmek veya kırılganlık göstermek. kalbur :Buğday eleme aracı. 275 kalınlık :Keresteyi istenilen ölçüde kesmeye yarayan makine. kasnak :Silindir şeklindeki ahşap yer sofra altlığı. katır :Çocukların bir ip yardımıyla çevirerek oynadığı ağaçtan yapılan topaç. kayıt :Araç, eşya. kaytan :Topaç ipi. keniş :Tahtalara delik ve oyuk açmaya yarayan marangoz aracı (TDK, 2009: 2744). küsgüç :Kısa kalın değnek (Ülkümen, 2012: 351). marangoz :Ahşaptan her türlü oyuncak veya küçük mutfak malzemeleri yapan kimse. marangozluk :Marangozların yaptığı iş. maşa :Çok nesneleri almada kullanılan çift kollu araç. merdane :Kalın oklava. mişek :Yayık kolu. mobilya :Evlerde oturma, yatma ve diğer işlerde kullanılan ve taşıma özelliği bulunan eşya. mobilyacı :Mobilya yapıp satan kimse. mobilyacılık :Mobilyacının yapmış olduğu iş. nihale :Ahşap çaydanlık ve tencere altlığı. oklava :Hamur açmaya yarayan uzun, yuvarlak mutfak eşyası. övendire :Çift süren hayvanı yönetmek, sabandaki çamurları temizlemek işlerinde kullanılan değnek ucuna çivi yerleştirilmiş araç. pelit :: Palamut ağacı ve bu ağacın meyvesi. planya :Keresteyi düzeltmeye yarayan büyük rende. rende :: Odun parçasının kabasını almaya yarayan makine. saban :Ucuna takılan demir sayesinde toprak işleme görevini yapan alet. 276 saban oku :Sabanın ortasındaki uzun ve düz ağaç. sabanın sapına yapışan el açmaz :“Emek veren, çalışan hiçbir zaman başkalarına muhtaç olmaz.” anlamında bir söz. senit :İki ayaklı, yuvarlak hamur açma tahtası. sepet :Bitki dallarından örülerek yapılan pazar eşyası taşıma aracı. sıyırgaç :Marangoz rendesi. sıyırgı :Kar küremekte kullanılan tahta araç. sini altlığı :Sini altına konan ayaklı sehpa söve :Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve (Gülensoy, 2011: 808). susak :: Pınarlardan su içmek için çam ağacından oyulmuş su kabı. şinik :Ağaçtan yapılan buğday ölçeği. tabla :Üzerine malzeme konulan tahta tepsi. takılak :Erguvan ağacının dalından yapılan bir tür çocuk oyuncağı (Duru vd., 2016: 134). taklamak :Ağacı parçalara ayırmak. tapan :Su içmek için oyulan ağaç. tekne :İçerisinde hamur yoğurulabilen ağaçtan yapılan büyük yayvan kap. tengerlek :Yuvarlak (Mısırlıoğlu, 2008: 80). (Mısırlıoğlu, 2008: 83). tezgene :Genellikle inşaat malzemesi taşımada kullanılan ağaçtan yapma sedyeye benzer dört kollu araç (Mısırlıoğlu, 2008: 80). tokaç :bk. Tokuç. tokuç :Çamaşır yıkamakta kullanılan yassı ağaç gövdesi ile ahşap saptan oluşan araç. topaç :Çocukların sicim sarıp çevirdikleri armut biçimindeki oyuncak. 277 törpü :Ağaç malzemelerde kabuğunu düzlemeye yarayan yüzeyi kirtişli metal araç. trabzan :Merdiven kenarlığı. tuluk :Keçi derisinden yapılan içerisinde yayık yayılarak yağ ve ayran çıkarılan deri kap. üvendire :Ucu çivili uzun sopa (Mısırlıoğlu, 2008: 82). yaba :Harman savurmakta kullanılan ucu çatallı tahta kürek (Doğan, 2014: 1793). yağrık :Et kıymak,odun yarmak için alta konulan tahta, kütük. yarenlik :Söyleşi, dostluk. yatar testere :Ahşap üzerinde dairesel parçalar kesmek, kanal açmak gibi birçok işlevleri yerine getiren testere. yayık :bk. Tuluk. yüklük :Ağaçtan yapılma gömme dolap zanaat :: Deneyim ve ustalık gerektiren iş. zanaatkâr :İş ve meslek sahibi olan kimse. zevle :Ağaç veya demirden yapılan boyunduruğun uç kısımlarında ikişer tane bulunan kavrama aleti. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 19:42 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.42. Nalbantlık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-16.03.2017 Kaynak Kişi: Yusuf Yalçınkaya Nalbant Yusuf Yalçınkaya 1948 yılında Kara... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.42. Nalbantlık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-16.03.2017 Kaynak Kişi: Yusuf Yalçınkaya Nalbant Yusuf Yalçınkaya 1948 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Ali Rıza’dan öğrenmiştir. Mesleğini 50 yıldır icra eden Yalçınkaya’nın, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı acemi nalbant gâvur eşeğinde öğrenir :“İnsanlar ustalığı kıymetsiz malzemeler üzerinde çalışarak öğrenir.” anlamında bir söz. açık nal :Faytonculukta kullanılan nal çeşidi. 278 apse bıçağı :Bineklerin tırnak diplerindeki iltihabı temizlemede kullanılan bıçak. at alamıyorsan nalını al :“Küçük de olsa tasarruf yap.” anlamında bir söz. at nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz :“Büyükler konuşurken, küçükler konuşmaz.” anlamında bir söz. ata binen nalını, mıhını arar :“Kıymetli şeylerin ayrıntıları da önemlidir.” anlamında bir söz (Aksoy, 2016: 158). başağı :Hayvanın başına takılan ip, yular (TDK, 2009: 550). başbağı :Sığırların boynuzuna bağlanan kısa ip (TDK, 2009: 554). bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır :“Yaşadığımız hayatta en küçük ayrıntılara verilen önem büyük felaketlerin önüne geçer.” anlamında bir söz. bir nalına bir mıhına vurmak :”İki tarafı da idare etmek.” anlamında bir söz. bir at dört nalın üstünde daima kişneyip durmaz :“İnsanlar her zaman kendini yenilemelidir, aksi takdirde yetersiz duruma düşer.” anlamında bir söz. boyunsalık :Hayvanın boynu altından geçen, geme ve yulara takılı ip (TDK, 2009: 748). çekiç :Nesneleri çakma ve dövme işlerinde kullanılan araç. çelik sikke :Çelikten yapılan ve nalın deliklerini açmaya yarayan enli çivi. çivi çıkar ama yeri kalır :“Acı söz ve yaşanılan kötü tecrübe, hiçbir zaman unutulmaz.” anlamında bir söz. çivi çiviyi söker :“Yaşanılan sıkıntılı durumu, bir başka yeni tecrübe unutturur.” anlamında bir söz. 279 çürük tahta çivi tutmaz :“Gerçek niteliğini yitirmiş bir şey ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, onu eski durumuna getirmek imkânsızdır.” anlamında bir söz. eğleşmek :Sohbet edip hoşça vakit geçirmek. emekdar :Bir işte çok emeği olan. fasarya :Boş söz. gayor etmek :Hayvanın tırnağını yontarak eski nalı yeniden çakmak. golük :Büyük baş hayvanlar (TDK, 2009: 2099). halat :Binek hayvanlarını bağlamaya yarayan oldukça sağlam ve enli ip. hem nalına hem mıhına vurmak :“Herkesin hoşnut kalacağı şekilde söz ve davranışta bulunmak.” anlamında bir söz. kaldı üç nal ile bir at :“Çok zor durumları gerçekleştirmeye çalışan kişi beyhude çabadadır.” anlamında bir söz. kapalı nal :Binek hayvanlarının ayağına çakılmak üzere imal edilmiş nal. kayarkamak :Hayvanın eski nallarını onarmak, eski nalın çivilerini yenilemek. kerpeten :İki parçadan oluşan ve genellikle çivi sökmede kullanılan alet. kısa çivi :Nalın türüne göre çakılan kısa çivi. muhre :Nalça çivisi. mühre :: Ocaktan çıktıktan sonra şekil verilen nallara çivi delikleri açmak için kullanılan ucu sivri alet. nal :Binek hayvanlarının ayaklarının altına çakılan u şeklini andıran demir parça. nal çantası :Nalbantların kullandıkları aletleri koydukları alet çantası. nal çekici :Çekice benzeyen, vuruş yapan geniş kısmı pürtüklü, nalın çivisini çakmaya yarayan çekiç türü. 280 nal dövme çekici :Nalbantların nal dövme işlerinde kullandığı çekiç. nal toplamak :Bir yarış ortamında diğer yarışçılardan epey geride kalmak. nalbant :Nal çakma işlerini meslek edinen meslek erbabı. nalbant keskisi :bk. Suntıraç. nalbantlık :Nalbantın yaptığı iş. nalbur :Nal yapan demirci. nalburiye :Çivi, menteşe ve kilit gibi gereçler. nallama :Binek hayvanlarının ayağına uygulanan nal çakma işlemi. nallamak :Öldürmek. nalları dikmek :Vefat etmek. oygu :Atların tırnaklarının fazlalığını kesmek için kullanılan ağaçtan bir sapı bulunan kesme aleti. peri :Küçük çivi, ayakkabı çivisi. sunturaç :Nalbantların kullandığı bir sap ve enli bir bıçaktan oluşan hayvan tırnağını yontma bıçağı. takavcı :Nalbant. Bir mıh takoz :Atları nalladıktan sonra kalan tırnakları temizlemek için ayaklarının konduğu ağaç kütük. tokmak :Tırnağı bıçakla kesmek için kullanılan, ağaçtan yapılan alet. toynak bıçağı :Suntıraç. törpü :Nal çakılmadan önce ve nal çakıldıktan sonra kullanılabilen yüzeyi pürüzlü alet. törpülemek :Nal çakılacak tırnağın kenarlarını sunturaç yardımıyla düzeltmek. urgan :Halat. usta :Bir meslek alanında işin ehli olmuş kimse. uzun çivi :Nalın türüne göre çakılan uzun çivi. 281 yavaşa :Azgın ve huysuz binek hayvanlarını yola getirmek için ağızlarına takılan tahta kıskaç. yok devenin nalı! :“Oldukça abartılı.” anlamında bir söz. zımba :Nala çivi delikleri açmaya yarayan ucu sivri, enli demir çivi. 4.43. Okçuluk (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman- 29.05.2018 Kaynak Kişi: Osman Gözel Geleneksel Türk Okçuluk Sanatçısı Osman Gözel, 1972 yılında Karaman’da doğmuştur. Yüksekokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 15 yıldır icra eden Gözel’in, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı adi gez :: Ok gövdesinin arka kısmının bir kertik oluşturacak şekilde yontulmasıyla yapılan gez türü (tirendaz.com, 2018). akça ağaç :: Okçulukta yay yapımında kullanılan sert yapılı bir ağaç türü. anataşı :Menzil açmak isteyen kimsenin attığı okun düştüğü yere dikilen taş. ayak :: Okun on yedi ila yirmi dört arasında kalan bölümü. bakkam gez :Gezin iki dudağının bakkam ağacından yapıldığı gez türü (tirendaz.com, 2018). baldır :: Okun göbekten on yedinci kısma kadar olan bölümü. balık tutkalı :: Okçulukta kullanılan bazı balıkların hava kesesi ve Mersin balığının damağından yapılan tutkal. baş :Yayın uç kısımları. 282 başpare gez :Ayrı ve tek bir parçadan yapılıp okun arkasına yapıştırılan gez türü (tirendaz.com, 2018). berger :Atışı başarılı bir şekilde yapabilmek amacıyla okun yaydan temasını azaltarak ayrılmasına yaykiriş açısının ayarını düzenleyen parça (dersimiz.com, 2018). boğaz :: Ok bölümlerinden ilk dört kısmı. camız boynuzu :İneklere göre daha uzun boynuzları ve siyah kılları bulunan büyükbaş hayvan. çapa :Kirişin yüzde, sabit noktaya çekilmesi. çavuş oku :: Daha çok kemik ya da hafif metalden yapılan, oldukça kuvvetli ses dalgası oluşturan temren. çega tutkalı :: Osmanlı kayıtlarında öküzün bacak sinirlerinden yapılan ve yay yapımında kullanılan bir çeşit tutkal. çilek :Kabzanın orta yeri. dayanak noktası :Elin çeneye doğru sabitlendiği ve kiriş ipinin yüzle temas ettiği nokta. destar bozmak :. Okun menzile düştüğünü işaret etmek. endam :: Okun şekli. gez :: Ok arkalığı. gezleme :: Okun kirişe yerleştirilmesi. göbek :: Okun bölümlerinde on birinci kısım. göğüs :: Okun boğaz ve göbek arasında kalan kısmı. gövde :: Okun temren ile yelek arasında kalan kısmı. hadde putası :Bir nevi nişan oku. hareke :: Ok atarken duraklayıp nefes kesme ve heyecanı dindirme. hava gezi :: Okun düştüğü yer (osmanlıyay.com, 2018). heki :Bir hafif yay türü. kabak :At okçuluğunda direk üstüne dikilen hedef. kabza :Yayın ortasındaki tutulan yer. 283 kandil :: Ok mahfazası. karatabak :Bir tür ok. kasan :Yayın kavis veren yan kısmı. kaş :Zingirin arkasındaki deri parçası. keman :Yay. kemankeş :: Okçu. kepade :Gevşek yay. kepaze :İdman yayı. keş :: Ok çekmek. kiriş :Bükülerek kurutulmuş hayvan bağırsağı. limb :Yayın uzun ve eğri olan bölümü. manda boynuzu :bk. Camız boynuzu. menzil atışı :Uzun mesafe atışı. meydanlık :Kirişin ortasına sarılan ip. ok :Ağaçtan veya kamıştan yapılmış bir ucu sivri ve oldukça düzgün olan değnek. okçu :: Ok yapıp satan ve kullanan kimse. okçuluk :: Ok yapıp satma işiyle meşgul olan meslek dalı. okluk :: Deri ya da kumaştan yapılan dış kısmı süslü ok koyma torbası. parmaklık :: Parmaklara takılmak için kauçuk ya da deriden üretilen kirişte sabitleme görevini yapan araç. peykan :bk. Temren. pişrev :: Okçuluğa başlamadan önce yapılan antrenman. puta :Er okçuluğunda hedef. puta ebrisi :Nişan oku. rani :: Ok atan, atıcı. remi :: Ok atmak. sadak :bk. Okluk. sakal :: Okun ucunda bulunan temrenin üzerinde bulunan tüy. sal :Yayın hafif kavisli esneyen kısmı. 284 sinir :Öküzün bacak siniri. soya :: Okun ucuna kemikten takılan başlık. şası :bk. Zingir. şast :Menzile atılan okun sağ tarafı. şiri-mahi :Balık dişinden yapılan zincire verilen ad (osmanlıyay.com, 2018). temren :: Ok ucu. terkiş :Farsça okluk manasına gelen sözcük. tir :: Ok. tonç kertiği :Uçlarında kiriş ilmiklerinin takıldığı oyuklara verilen genel ad. yay : Arasına ip geçirilerek okun fırlamasını sağlayan kıvrık ve esnek araç. yelek :: Okun havada düzgün uçmasını sağlamak için kuyruk kısmına takılan kaz, kartal gibi kuşların tüyleri. zehgir :Yayı çekerken kullanılan yüzük. zehirli temren :Temren ucuna zehir bulundurulan hazneler taşıyan öldürme amacı güden temrenler. zengerdan :Bir nevi ok. zıh :: Okçunun başparmağını geçirdiği yüzük. zingir :: Okçu yüzüğü. 4.44. Saatçilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.04.2017 Kaynak Kişi: İskender Ekinci Saatçi, İskender Ekinci 1962 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Cevdet Aydemir’den öğrenmiştir. Mesleğini 43 yıldır icra eden Ekinci’nin, bu mesleği öğrettiği beş kişi vardır. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-12.01.2018 285 Kaynak Kişi: Durmuş Akın Saatçi, Durmuş Akın 1942 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Ertuğrul Küçükoğlu’dan öğrenmiştir. Mesleğini 53 yıldır icra eden Akın’nın, bu mesleği öğretttiği beş kişi vardır. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-12.01.2018 Kaynak Kişi: Aziz Çetin Saatçi, Aziz Çetin 1974 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Durmuş Akın’dan öğrenmiştir. Mesleğini 32 yıldır icra eden Çetin’in, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı akrep :Saatin iki ibresinden küçük olan gösterge. cam :Saati her türlü dış maddelerden koruyan, saatin çeşidine göre deşik tür ve şekillerde imal edilen ana malzeme. cep saati :Cepte taşınmak için özel olarak tasarlanmış ve farklı çeşitleri olan araç. çekiç :Saat parçalarını yerleştirmede kullanılan küçük çekiç türü. çember :Saat motorunun kasaya sabitlenmesini sağlayan plastik çerçeve. çift :Küçük çivileri almaya yarayan cımbız. deri kayış kordon :Saat, madalyon gibi şeyleri asmaya yarayan ince deri şerit. dijital saat :Zamanı dijital rakamlarla gösteren saatlerde genellikle tarih, alarm, telefon rehberi hatta hesap makinesi gibi özellikleri olabilen saat. duvar saati :: Duvar askı ile sabitlenmek için özel olarak tasarlanmış ve farklı çeşitleri olan saat. 286 eye :Metalden yapılma yüzeyi pürüzlü düzeltme aracı. kadran :Saatin ön kısmındaki rakam, yazı ve sembollerin bulunduğu düzlem. kapak açma çakısı :Saat kapağını açmaya yarayan uç kısmı ince küçük bıçak. kapak kapatma presi :: Pil değiştirdikten sonra kapağı kapatmaya yarayan alet. kasa :Saat makinesinin ve diğer aksamlarının monte edildiği metal kutu. kayış delme aleti :Saat kayışlarını delik açmaya yarayan uç kısmı ince keskin araç. kol saati :Kola takılan ve zamanı gösteren araç. köstek :bk. Cep saati. kronometre :Zaman aralıklarını ölçmeye yarayan hassas bir saat. makine :Saatin çeşidine göre imal edilen ve çalışmasını sağlayan cihaz. masa saati :Masalar için özel olarak tasarlanmış ve farklı türleri olan saat. mekanik saat :İçerisindeki mekanizmaya yüklenen bir enerjiyi, ölçülü bir şekilde ritmik hareketlere çevirerek, bunu insanların algılayabileceği bir şekilde zaman ölçümü olarak sunan saat. metal çelik kordon :Metal malzemeden üretilen kordon. metal kasa :Saat makinesinin ve diğer aksamlarının monte edildiği metal muhafaza kutusu. otomatik saati :: Pile ihtiyaç duymadan çalışan saat. ölçme aleti :Saat pilini ölçmeye yarayan elektronik cihaz. pil :Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çevirmek suretiyle bu enerjiyi bünyesinde depolama kapasitesine sahip cihaz. 287 pilli saat :: Pille çalışan saat. pim :Birbiri üzerine gelen ya da iç içe geçen parçaları birbirine tutturmaya yarayan metalden yapılan bir tür çivi. plastik kasa :Saat makinesinin ve diğer aksamlarının monte edildiği plastikten yapılan kutu. plastik saat kayışı :: Plastik malzemeden üretilen kordon. saat :Günün hangi saati olduğunu gösteren araç. saat makine yağı :Saat temizliğinde kullanılan özel bir tür makine yağı. saat monte sehpası :Saat parçalarını sökerken kullanılan mengene. saatçi :Saat tamir ve yapım işleriyle uğraşan meslek erbabı. saatçilik :Saatçinin yaptığı iş veya meslek. saatçi büyüteci :Küçük saat parçalarını söküp monte etmede kullanılan göze takılan mercek. saati saatine :Tam zamanında. saati saatine uymamak :Bir anı, bir anına benzememek. sarkaç :Sabit bir alanda mevcut ağırlığının etkisiyle salınım hareketini yapan sert madde. sıvı silikon :Saat kapağının açılması için çerçeve etrafına sürülen kimyasal madde. sıyırma aleti :Saat içerisindeki parçaları monte etmeye yarayan özel sökü tornavidası. silikon saat kayışı :Silikon malzemeden üretilen kordon. susta :bk. Pim. tekstil kumaş kordon :Tekstil ürünü kumaş malzemeden üretilen kordon. temizleme fırçası :Saat parçalarını temizlemeye yarayan kıldan yapılmış, ağaç saplı araç. temizleme macunu :Saat temizlemede kullanılan kimyasal macun. 288 toka :Saat kayışının iki ucunu birbirine bağlamaya ve tutmaya yarayan araç. tornavida :Saat vidalarını monte etmeye yarayan ucu düz veya yıldız şeklinde olan araç. yağlama çubuğu :Saat motoru parçalarını yağlamaya yarayan metal çubuk. yapıştırıcı :: Plastik malzemeleri yapıştırmada kullanılan özel kimyasal madde. yelkovan :Saatin, dakikalarını gösteren ve büyük olan gösterge çubuğu. zemberek :Mekanik saatlerin arkasındaki monet edilen vidalar sayesinde kurulan ve çeşitli parçalarını hareket ettiren yay. çubuğu. 4.45. Saraçlık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-24.01.2017 Kaynak Kişi: Hasan Günaştı Saraç Hasan Günaştı, 1948 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği ustası Necdet Alpaslan’dan öğrenmiştir. Mesleğini 55 yıldır icra eden Günaştı’nın, mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı acıdamak :Atların ağzına vurulan gem, kantarma (TDK, 2009: 45). açık eşkin :Atın sık ve çevik adımlarla yürüyüşü (TDK, 2009: 59). adam ölür eseri kalır, eşek ölür semeri kalır :“Faydalı işler yapan kişiler hep hayırla anılır.” anlamında bir söz. afarlamak :Afallamak. 289 afartmak :Mübalağa etmek, ofartmak, şişirmek (TDK, 2009: 71). afkalamak :Örselemek, buruşturmak, hırpalamak (TDK, 2009: 73). alık :Eğer, semer, palan, hayvanın beline konulan eski çul (TDK, 2009: 216). Allah işini gücünü rast getirsin :“İşini gücünü kazasız belasız yap” anlamında bir söz. anladı ama palan guskun koymadı :“Anlayıncaya kadar çok zarar verdi” anlamında bir söz. at binenin kılıç kuşananın :“Her şey o işin erbabıyla daha fazla üretkenlik kazanır.” anlamında bir söz. ata eğer gerek, eyere er gerek! :“Bir iş için önce malzemeler hazırlanmalı, sonrasında ise bu işi çekip çevirecek iyi bir yönetici bulunmalıdır.” anlamında bir söz (Aksoy, 2016: 158). altlık :Eyer takımının altına serilen halı, kilim veya keçe gibi örtü. başlık :Koşum takımında hayvanın baş kısmının geçirildiği bölüm. belleme :Soğuk günlerde binek hayvanlarının üzerine örtülen sırt örtüsü. bıçkı :: Deri kesmede kullanılan ağaç saplı, ucu keskin üçgen demiri bulunan bir alet. biz :Meşine delik delmeye yarayan ahşap saplı büyük iğne. boyun tasması :İneklerin boynuna takılan yanlarında sivri demir parçaları bulunan başlık. büyük hadde :Büyük kayışları sıkıştırmaya yarayan alet. büyük makas :Ağız kısmı geniş bir makas. çeki kayışı :Atı çekmeye yarayan ve arabada yan kayış görevi gören kemer. 290 çizgi pergeli :Meşin üzerine çizgi çizmeye yarayan pergel. çulu düzmek :Giyim kuşamına dikkat etmek. dizgin :Koşum takımında araç sürücüsünün kontrolündeki uç kısmı geme bağlı deri kemer. dizgin başlığı :Eyere binmek için yapılan kayış. dizgin kayışı :El dizgini görevini yapan kayış. dokunmak :Temas etmek. düzen :Alet edevat takımı. el baskısı :Altı farklı ağzı bulunan ve altı çeşit delik açabilen pense. embel :Koşum atlarının hızlı gitmesi için ucunda sivri bir metal bulunan sopa. eşeğini dövmeyen palanını döver :“İnsanlar güç yönüyle daima kendinden güçsüzlerle uğraşır.” anlamında bir söz. eyer :Binek hayvanlarının sırtına konulan üzerinde oturmak ya da yük taşıyabilmek için yan taraflarında üzengisi olan özel oturak. eyer çatısı :Tahtadan yapılan, eyerin ana iskeleti olan kafes biçiminde bölümü. eyer kayışı :Eyerin ön ve arkasında bulunan, binicinin öne ve arkaya kaymamasını sağlayan çıkıntılı bölme. eyer takımı :Eyerle birlikte kullanılan başlık, dizginler, üzengi, göğüslük, kolon, nal çantası gibi nesnelerin tamamı oluşturan biniş takımı (TDK, 2011: 840) gem :Bineği yönlendirmek için ağzına yerleştirilen ve dizginlere iliştirilen parça. gemi azıya almak :Şımarıkça davranmak. golan :Bineğe vurulan semeri bağlayan geniş dokuma şerit. golcak :Koyun sağarken, iş yaparken kadınların koluna geçirdikleri ucu lastikli bez. 291 gongurdak :Bineğin boynuna takılan ve boncuk aralarına takılan küçük zil. goşum/ koşum :: Dizgin. göğüslük :Bineğin göğüs kısmına takılan kayış. gömlek :Hamutu düşemesini engelleyen bir kayış. gözlüklü başlık :Binek hayvanlarının baş kısmına takılan ve görmeyi engelleyen meşin örtü. gusgun :At veya eşeğin kuyruğunun altından, semer ve eyere bağlanan bağ (Ülkümen, 2012: 340). gürgen ağacı :Hamut ağacının iskeletinin yapıldığı ağaç türü. hadde :Kayışları sıkıştırmaya yarayan alet. hamut kulağı :Hamutun yan kenarında bulunan manda derisinden yapılan kayışların takıldığı çıkıntılı kısım. hamut :Atın boynuna takılan elips şeklinde keçe boyuduruk. havut :: Deve koşum takımı. iskelet :Hamutun ağaç kısmı. kalıp :: Değişik modellerdeki ağaçtan oyulmuş özel kalıp modelleri. kamçı :Kamçı. kantarma kayışı :Binek hayvanlarının baş kısmına takılan bir kayış. karın altı kuşaması :Eyeri atın sırtına sabitleştirmede kullanılan kayıştan imal edilen bağlama kayışı. kayış :Farklı amaçlarla kullanılan dar ve uzun kösele parçası (TDK, 2011: 1364). kayış inceltme tıraş bıçağı: Kayışları incelmek için kullanılan tıraş bıçağı. keçe :Hamutun iskeleti ile deri kısmı arasına konulan yün dokuma. kerpeten :Çivi sökmeye yarayan alet. 292 keser :Bir ağaç sap ve uç kısmı keskin çelikten oluşan ağaç yontma aleti. kesim makinesi: Deriyi kesmede kullanılan özel makine çeşidi. kıpraşmak :Kımıldamak. kırbaç :Kalın deriden yapılan ve atın hızlı hareket etmesi için kullanılan araç. kırklık :Meşini kesmeye yarayan makas çeşidi. kıytırık :Sıradan, derme çatma. kilte :Kayışlara takılan kilitleme aracı. kocacık :Semerin arka kısmında urgan takılan demir ya da tahta çengel (TDK, 2009: 2892). koşum :Bineği çekeceği araca bağlamak için vücudunun çeşitli bölgelerine sarılan kayış takımı. koşumculuk :Koşum yapma işi. kulan :Hayvanın kuyruk altından tek kayışla geçirilerek eyere toka ile sabitleştirilen kalın, 5-6 cm genişliğinde bir dokuma şerit. kuskun :Bineğin kuyruk altından tek kayışla geçirilerek eyere toka ile sabitleştirilen ve hayvanın yokuş indiği sırada eyerin öne kaymasını önleyen araç. küçük hadde :Küçük kayışları sıkıştırmaya yarayan metal araç. manda boynuzu :Halkadan geçirilen deriye yuvarlak şekil vermek için kullanılan alet. manda derisi :Koşum malzemelerinin yapımında kullanılan deri. meket :Ağaçtan yapılan deriye çizgi ve nakış atmaya yarayan çift ağızlı sivri uçlu makas. merege :Rahvan türü binek atları için üretilen süslemeli bir semer. meşin :İşlenmiş koyun veya manda derisi. mıh çıkar yeri kalır :“Kötülük ne kadar telafi edilmeye çalışılsa da mutlaka izi kalır.” anlamında bir söz. 293 nalpara kolu :: Deriyi düzeltmek için kullanılan alet. nazarlık :Hayvanların alnına takılan mavi boncuklu kolye. övendire :bk. Embel. palan :Eşek veya katır semeri. paldum :Semeri sabitlemede kullanılan kayış. pergel :Manda derisi üzerinden kayışı düzgün kesmek için kullanılan alet. sanayi tipi dikiş makinesi :: Derinin dikilecek kısmını işleyen özel makine. saraciye :: Deri ve muşamba gibi malzemelerden yapılan bavul, çanta, cüzdan, kemer türü ürünlerin tamamı (TDK, 2011: 2033). saraç :Binek takımı çeşitleri, bavul ve çanta türünde gereçleri yapan ve satan sanatkâr. saraç bıçağı :Meşini kesmeye yarayan iki tarafı da keskin bıçak. saraçhane :: Deri ürünleri imalathanesi (TDK, 2011: 2033) saraçlık :Saracın yaptığı iş veya meslek. sarka :Hasır işlemeli bir binit malzemesi. sedenka :bk. Kulan. semer :Ana iskeleti ağaçtan üretilen binit malzemesi (TDK, 2011: 2063). sıyırgı makinesi : Eyer yapımında kullanılan makine çeşidi. sineklik :Hayvanların yüzüne sineklerin konmasını engelleyen, renkli iplerden örülme özel bir örgü. sülebent :Üç tane bağlantı yeri bulunan ve eyerin kaymasını engellemede kullanılan kayış. şebeş :Atın ağzına takılan ince silindirik şeklindeki demir parçası. tığ :Saraçların kullandığı özel iğne. üzengi kayışı :Üzengi demirine monte edilmiş tokalar yardımıyla eyere bağlanmasını sağlayan kayış. 294 üzengi taşı :Kemerin iki yanındaki ayaklar üstünde bulunan ilk taş. üzengi :Eyerin iki tarafında sabitlenen binme esnasında kullanılan alt kısmı düz demir ayaklık. üzengileme :Üzengilemek işi. üzengilemek :Koşturmak için hayvana üzengi takmak. üzengilenme :Üzengi takma işi. yamçı :Kamçı. yan kayışı :Hamuttan arabaya uzanan ve arabayı çeken ana kayış. yular :Hayvanı bir yere bağlamak veya önünde yürüyerek çekmek için kullanılan ip, kayış. zahma :Üzengi kayışı. zımba :Üzerine çekiçle vurulmak suretiyle deriyi delmeye yarayan alet metal delgeç. 4.46. Sayacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-01.01.2018 Kaynak Kişi: Recep Demirbaş Sayacı Recep Demirbaş, 1973 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mehmet Konuksever’den öğrenmiştir. Mesleğini 34 yıldır icra eden Demirbaş’ın, bu mesleği öğrettiği 1 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı aksesuar takma makinesi :Sayaların üzerine metal aksesuar malzemelerini takmaya yarayan makine. ayakkabı modeli :Yapılacak ayakkabının üç boyutlu uygulama modelini yansıtan örnek. bileyi taşı :Bıçak veya kesici aletleri bilemeye yarayan kumtaşı veya zımpara taşından yapılan taş. çocuk çömlek :Çoluk çocuk, cümbür cemaat. 295 çömelmek :: Dizlerini bükerek oturmak. eğe :Maden, tahta gibi maddeleri; yontmak, düzeltmek, parlatmak gibi işler için kullanılan, saplı, ensiz ve uzunca, üzeri çok ince pürtüklü, sert çelikten yapılmış araç (TDK, 2011: 759). kapsül :: Derinin üzerine geçirilen yuvarlak, küçük ve metal başlık. kıvırma makinesi :: Derinin eklenti kısımlarını modeline göre özel olarak kıvırmaya yarayan sayacı makinesi. kıvırmak :: Deriyi büklüm yerlerinden katlama işi. makas :: Deriyi kesmede kullanılan özel bir makas çeşidi. masat :Bıçak bilemekte kullanılan, çelikten yapılmış, çubuk biçiminde araç (TDK, 2011: 1631). mermer :: Deriyi yapıştırma işlemi sırasında kullanılan düz mekân. pergel :: Deriyi belirli ölçülere göre tasnif etmede kullanılan ölçü aracı. pim :Birbirine bağlantılı parçaları tutturma görevini yapan bir tür metal çivi (TDK, 2011: 1925). regola yapmak :Kesilmiş deri parçalarını belirli ölçülerde birleştirme işlemi. saya :Ayakkabının yumuşak üst bölümü (TDK, 2011: 2046). saya dikme makinesi :Saya parçalarını dikmeye yarayan özel bir makine. saya tıraş bıçağı :Saya parçalarının kenarlarının düzeltmeye yarayan usturaya benzer özel bir bıçak. saya tıraş makinesi :Saya parçalarını düzeltmeye yarayan özel bir makine. sayacı çekici :Sayacıların deri parçalarını birleştirmede kullandıkları çekiç türü. 296 sayacı :Ayakkabıların sayalarını hazırlayan kimse (TDK, 2011: 2046). sayacılık :Sayacının işi (TDK, 2011: 2046). tabansız :Korkak. tıraşlamak :Saya üzerindeki fazla olan deri parçalarını tıraş bıçağı yardımıyla temizleme işlemi. yapıştırıcı sürme makinesi :Saya parçalarını yapıştırmada kullanılan yapıştırma makinesi. zımba makinesi :Saya üzerindeki alanları zımba ile tutturmaya yarayan makine. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 19:31 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.47. Simitçilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.04.2017 Kaynak Kişi: Kemal izci Simitçi ve fırıncı Kemal İzci, 1970 yıl�... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.47. Simitçilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.04.2017 Kaynak Kişi: Kemal izci Simitçi ve fırıncı Kemal İzci, 1970 yılında Erzurum’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Ali İhsan Gürbez’den öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden İzci’nin, bu mesleği 10 kişiye öğretmiştir. Meslekle ilgili Söz Varlığı aç goynunda ekmek durmaz :“Kazancı az olanlar kazandıklarını elde tutamazlar.” anlamında bir söz. açma :Bir çeşit susamsız yağlı çörek. afyon yağı :Hacı lokuru yapımında kullanılan afyon bitkisinden elde edilen yağ. aklını peynir ekmekle yemek :: Düşüncesizce davranışta bulunmak. ayçiçek yağı :Simit ve çörek yapımında kullanılan sıvı bitkisel yağ. benden bulma Allah’ından bul! :“Bana bela olma nereye gidersen git.” anlamında bir söz. börek :Mayalı hamurun içerisine peynir, kıyma gibi malzemeler koyularak hazırlanan pide. 297 çıtır :bk. Kazan gevreği. dürüm :İçerisine çeşitli katıklar konularak sarılmış yufka ekmeği. fırına atmak :: Pişirilmesi için fırının içine koymak. fermente :: Olgunlaştırma işlemi. gevrek :Kırılgan simit. gevrekçi :Simitçi. gözüne dizine dursun! :“Emeklerim sana fayda vermesin.” anlamında bir söz. hacı lokuru :Afyon yağı ve unla yoğrulup fırında kavrularak hazırlanan küçük peksimet. inanma dayına, ekmek al yanına :“Kimseye güvenerek yola çıkma, sonra aç kalırsın.” anlamında bir söz. İnek öldü, değişik bozuldu :“Menfaate dayalı ilişkiler kısa sürer.” anlamında bir söz. kanına ekmek doğramak :Bir kimsenin hayırlı işine çeşitli yönlerden zarar vermek. kara fırın :Ekmek, pide, pizza ve benzer ürünlerin odun közünde pişirildiği geleneksel odun fırını. kazan gevreği :Maya, un ve suyla hazırlanan hamurun fırında gevretilerek halka biçiminde yapılan çörek. kepek :Elek üzerinde undan arta kalan kabuk parçaları. keski :bk. Eğiş. kırk fırın ekmek yemek :Ustalaşmak için gayret sarf etmek. külçe :Fırın ekmeği. margarin yağ :: Doymuş yağ oranı yüksek bitkisel katı yağ. maya :Fermente ürünleri oluşturmak için kullanılan, bakteri kültürü taşıyan, fırıncıların kullandığı kuru ve yaş çeşidi bulunan katkı maddesi (TDK, 2011: 1637). odun taklamak :: Odun kesmek. pasa :Hamur bezelerinin konulduğu ağaç kasa. 298 pekmez :Üzüm veya dut suyunun ateşte kaynatılarak koyulaştırılması ile oluşan nektar şeklindeki besin değeri yüksek olan sıvı yiyecek. pide :Mayalı uzun ve yayvan ekmek. poğaça :Hamuruna yoğurt katılarak hazırlanan ve içerisine peynir, kıyma, sucuk ve patates konularak hazırlanan tuzlu çörek. ramazan pidesi :Mayalı hamurdan yapılan yuvarlak ya da oval biçimli yassı ekmek. simit :Üzerine susam konulan halka biçimindeki çörek. simitçi :Simit yapıp satan kişi. simitçilik :Simitçilerin yapmış olduğu meslek. somun ekmeği :Mayalı hamurdan yapılan yuvarlak ve şişkin fırın ekmeği. tahanlı :İçerisine tahin ve margarin yağı katılarak yapılan katmerli çörek. tahanlı küreği :Fırına dahanlı atmaya yarayan küçük ağaç küreği. tekne :İçerisinde hamur karılan ağaçtan yapılma uzun, geniş ve derince kap. unu eleyip eleği asmak :İsteklerini gerçekleştirmek. üstüne tuz biber ekmek :Üzüntüyü veya acıyı daha da artıracak durum yaratmak. ziftin pekini ye :“Nimet bulamayasın.” anlamında bir söz. 4.48. Sobacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-29.04.2017 Kaynak Kişi: Mehmet Ses Sobacı Mehmet Ses, 1969 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babası Muharrem Ses’ten öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Ses’in, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. 299 Meslekle İlgili Söz Varlığı alt havalandırma :Sobanın yanma sisteminde alt kısmında bulunan ucunda başlığı bulunan çubuk. alttan havalı zoba :Havalandırma kısmı alttan verilen genellikle silindir şeklinde imal edilen soba. astar :Sobanın iç kısmına döşenen ve emayenin zarar görmemesini sağlayan metal bölüm. ayak :Sobanın yerle temasını sağlayan metalden yapılma ayaklı bölüm. baca döneri :Bacaların duman çekimine yardımcı olan dönerli metal parça. baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar :“Bir kimse hangi ortam içinde bulunursa bulunsun yaradılıştan doğru ve iyiyse bu niteliğini yitirmez” anlamında bir söz bacası tütmek :Varlığını sürdürmek. bacası tütmez olmak :: Ocağı yıkılmak. banyo sobası :Banyo suyunu kaynatmak için yapılmış soba. boğazına dursun! :“Nefes alamayasın” anlamında bir söz. boru :: Dumanı bacaya taşıma görevini yürüten, sac veya emayeden imal edilen, silindir şeklindeki parça. boru desteği :Soba borusunun üzerine monte edilen ve kış günlerinde üzerine çamaşır takılan metal parça. borusu ötmek :Sözü geçmek, dinlenilmek. borusunu çalmak :Birine hoş görünmek için, onun düşüncelerini buhare :Soba bacası. çenen çekilsin! :“Bir daha konuşmaya nefes bulamayasın” anlamında bir söz. döküm ızgara :Sıvı hammaddenin bir ızgara kalıbına dökülmesiyle elde edilen ızgara. döküm soba :: Demiri eritilip özel bir kalıba dökmek suretiyle elde edilen soba. 300 elektrikli soba :Yakıt olarak elektrikle çalışan soba. emaye boru :Üzeri emayla kaplanmış bulunan soba borusu gaz yakıtlı soba :: Doğalgazın yanmasına uygun olarak imal edilmiş soba. haram olsun! :“Malım sana helal olmasın.” anlamında bir söz. ızgara :Kovanın iç kısmına yerleştirilen ve üzerine odun veya kömür konan metal çubuklardan yapılmış silindir şeklindeki araç. inek öldü değişik bozuldu :“Birlikte yapılan iş sona erdi, ortaklık bozuldu.” anlamında bir söz. katı yakıt sobası :: Odun, kömür gibi yakıtların yanmasına uygun kova :Sobanın içerisinde yakılacak olan yakıtı koymaya yarayan, belli biçimi ve derinliği olan silindir şeklindeki kulplu araç. kuzine soba :Ana gövde emaye sac olan, üst tablası döküm malzemesinden üretilen, parçalı ızgara sistemi uygulanan ve içerisine ateş tuğlası dizilerek yapılan soba. malımın hayrını görmeyesin! :“Aldığın bu mal sana fayda vermesin.” anlamında bir söz. mangal :İçerisinde kömür yakılarak pişirme işlemi yapılan üstü açık dört ayaklı sac, bakır ya da pirinçten yapılan bir tür ocak. odun sobası :: Odun yakmak için ince sacdan yapılmış yüksek ısıya dayanıklı olmayan soba. olarak imal edilmiş soba. pik döküm :: Dökme demirin eritilerek elde edildiği özel bir soba ızgarası. sac :İnce ve düz parçalar hâline getirilmiş mukavva hâlindeki metal. sac boru :Sacdan imal edilen boru. sac ızgara :Sacdan imal edilen ızgara. 301 sıvı yakıt soba :Gazyağı, fuel oil, motorin yağlarının yanmasına uygun olarak imal edilmiş soba. soba :İçerisindeki yakıtın yanması sonucu ortama ısı veren araç. soba gelberisi :Soba içerisindeki kül partiküllerini temizlemeye yarayan sacdan imal edilen araç. soba tahtası :Sobanın yerle temas etmemesi için özel olarak sac, emaye ve taş malzemeden yapılan dikdörtgen altlık. sobacı :Soba yapıp satan kimse. sobacılık :Sobacının yaptığı iş. taş ocak :Yemek pişirmede kullanılan etrafı tuğla döşenmiş küçük piknik sobası. teneke soba :bk. Odun sobası. teneşirlere gelesin! :“En kısa zamanda ölesin.” anlamında bir söz. tuttuğun altın olsun! :“Dünyada fakirlik yüzü görmeyesin.” anlamında bir söz. üst havalandırma :Sobanın yanma sisteminin üst kısmının ucunda başlığı bulunan çubuklu mekanizma. üstten havalı soba :Havalandırma kısmı alttan verilen genellikle silindir şeklinde imal edilen soba. 4.49. Şapkacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-11.04.2017 Kaynak Kişi: Harun Işık Şapkacı Harun Işık, 1949 yılında Karaman’ın Eminler Köyünde doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası imamettin Baysen’den öğrenmiştir. Mesleğini 50 yıldır icra eden Işık’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı abiye şapka :Özel günlerde giysiye uygun yapılmış şapka. 302 Allah nazardan esirgesin! :“Allah kem gözlerden korusun.” anlamında bir söz. Allah’a emanet ol! :“Allah seni korusun.” anlamında bir söz. astar :Şapkanın modeline uygun olarak yapılıp iç kısmına dikilen özel kumaş. deri şapka :Ana malzeme olarak deri kullanılarak yapılan şapka. didek :Şapkanın siperlik kısmı. dikiş ipliği :: Dikiş makine hızlarında çalışabilmek üzere tasarlanıp üretilmiş iplik. duruş formu kontrolü :Şapkanın manken üzerinde duruşunun kontrol edilmesi. elin kolun dert görmesin! :“Vücuduna dert uğramasın.” anlamında bir dua sözü. fenikmek :Başı dönmek. gidek :Siper. grogren :Yaka, kemer vb. giysi bölümlerinin dik durmasını sağlayan ya da böyle bölümlere biçim vermeye elverişli sert yapılı ve şerit hâlindeki kumaş parçası. kasket :Erkeklerin başlarına taktığı siperli başlık. keçe şapka :Ana malzeme olarak keçe kullanılarak yapılan şapka. kenar kalıbı :Şapkanın kenar kısmı için belirli ölçülerde çizilmiş karton kalıp. kenar :Tepenin etrafındaki yüzü çevreleyen kısım. keten şapka :Ana malzeme olarak keten ipi kullanılarak yapılan şapka. kirişi kırmak :Kaçıp gitmek, uzaklaşmak. klasik şapka :Şık ve zarif bir şapka. kürk şapka :Ana malzeme olarak kürk kullanılarak yapılan şapka. 303 lastik tel :Şapkanın dik durması ve kenarlarının şekil alması için kullanılan malzeme. makas :Birbirine bakan yüzeyleri sertleştirilmiş çelikten üretilmiş kesici alet. ölçü kontrolü :Şapkanın ölçülere uygunluğunun kontrol edilmesi. örgü şapka :Ana malzeme olarak örgü ipi kullanılarak yapılan şapka. pamuklu kumaş :Ana malzeme olarak pamuk ipliği kullanılarak yapılan şapka. paramın bereketini gör! :“Aldığın para artsın, çoğalsın.” anlamında bir söz. polar şapka :Ana malzeme olarak kimyevi malzemelerden elde edilen kumaş kullanılan şapka. saten şapka :Ana malzeme olarak parlak ve kaygan kumaş kullanılarak yapılan şapka. siper :Şapkanın ön kısmında bulunan çıkıntı. spor şapka :Rahat ve kullanışI kolay bir şapka. şakka/ şapka :Başlık, siper. şapka çıkarmak :Üstünlüğünü kabul edip o kişiye karşı saygı duymak. şapka düştü kel göründü :“Kusuru örten şey ortadan kalkınca bütün hileler ve ayıplar ortaya çıktı.” anlamında bir söz. şapkacı :Şapka yapıp satan kimse. şapkacılık :Şapkacının yaptığı iş. şapkası dar gelen, başı büyük sanır :“İnsanlar yaratılışları itibarıyle elindekilerden şikâyet edip dururken bir başka insan bu nimetler ile çok büyük işler başarabilir.” anlamında bir söz. tepe :Şapkanın başa oturan üst kısmı. 304 tepe kalıbı :Şapkanın tepe kısmı için belirli ölçülerde çizilmiş karton kalıp. teyel :Şapkanın tepe kısmını yan kısma iğne yardımıyla tutturma işlemi. tül şapka :Ana malzemesi tül kullanılarak yapılan şapka. tüy şapka :Ana malzeme olarak kuş tüyleri kullanılarak yapılan şapka. ütü :Giysilerin kırışıklıklarını gidermeye yarayan araç. yalabaş :Çıkarcı, menfaatçi. yan kalıbı :Şapkanın yan kısmı için belirli ölçülerde çizilmiş karton kalıp. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 19:05 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.46. Sayacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-01.01.2018 Kaynak Kişi: Recep Demirbaş Sayacı Recep Demirbaş, 1973 yılında Kar... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.46. Sayacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-01.01.2018 Kaynak Kişi: Recep Demirbaş Sayacı Recep Demirbaş, 1973 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mehmet Konuksever’den öğrenmiştir. Mesleğini 34 yıldır icra eden Demirbaş’ın, bu mesleği öğrettiği 1 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı aksesuar takma makinesi :Sayaların üzerine metal aksesuar malzemelerini takmaya yarayan makine. ayakkabı modeli :Yapılacak ayakkabının üç boyutlu uygulama modelini yansıtan örnek. bileyi taşı :Bıçak veya kesici aletleri bilemeye yarayan kumtaşı veya zımpara taşından yapılan taş. çocuk çömlek :Çoluk çocuk, cümbür cemaat. 295 çömelmek :: Dizlerini bükerek oturmak. eğe :Maden, tahta gibi maddeleri; yontmak, düzeltmek, parlatmak gibi işler için kullanılan, saplı, ensiz ve uzunca, üzeri çok ince pürtüklü, sert çelikten yapılmış araç (TDK, 2011: 759). kapsül :: Derinin üzerine geçirilen yuvarlak, küçük ve metal başlık. kıvırma makinesi :: Derinin eklenti kısımlarını modeline göre özel olarak kıvırmaya yarayan sayacı makinesi. kıvırmak :: Deriyi büklüm yerlerinden katlama işi. makas :: Deriyi kesmede kullanılan özel bir makas çeşidi. masat :Bıçak bilemekte kullanılan, çelikten yapılmış, çubuk biçiminde araç (TDK, 2011: 1631). mermer :: Deriyi yapıştırma işlemi sırasında kullanılan düz mekân. pergel :: Deriyi belirli ölçülere göre tasnif etmede kullanılan ölçü aracı. pim :Birbirine bağlantılı parçaları tutturma görevini yapan bir tür metal çivi (TDK, 2011: 1925). regola yapmak :Kesilmiş deri parçalarını belirli ölçülerde birleştirme işlemi. saya :Ayakkabının yumuşak üst bölümü (TDK, 2011: 2046). saya dikme makinesi :Saya parçalarını dikmeye yarayan özel bir makine. saya tıraş bıçağı :Saya parçalarının kenarlarının düzeltmeye yarayan usturaya benzer özel bir bıçak. saya tıraş makinesi :Saya parçalarını düzeltmeye yarayan özel bir makine. sayacı çekici :Sayacıların deri parçalarını birleştirmede kullandıkları çekiç türü. 296 sayacı :Ayakkabıların sayalarını hazırlayan kimse (TDK, 2011: 2046). sayacılık :Sayacının işi (TDK, 2011: 2046). tabansız :Korkak. tıraşlamak :Saya üzerindeki fazla olan deri parçalarını tıraş bıçağı yardımıyla temizleme işlemi. yapıştırıcı sürme makinesi :Saya parçalarını yapıştırmada kullanılan yapıştırma makinesi. zımba makinesi :Saya üzerindeki alanları zımba ile tutturmaya yarayan makine. 4.47. Simitçilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.04.2017 Kaynak Kişi: Kemal izci Simitçi ve fırıncı Kemal İzci, 1970 yılında Erzurum’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Ali İhsan Gürbez’den öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden İzci’nin, bu mesleği 10 kişiye öğretmiştir. Meslekle ilgili Söz Varlığı aç goynunda ekmek durmaz :“Kazancı az olanlar kazandıklarını elde tutamazlar.” anlamında bir söz. açma :Bir çeşit susamsız yağlı çörek. afyon yağı :Hacı lokuru yapımında kullanılan afyon bitkisinden elde edilen yağ. aklını peynir ekmekle yemek :: Düşüncesizce davranışta bulunmak. ayçiçek yağı :Simit ve çörek yapımında kullanılan sıvı bitkisel yağ. benden bulma Allah’ından bul! :“Bana bela olma nereye gidersen git.” anlamında bir söz. börek :Mayalı hamurun içerisine peynir, kıyma gibi malzemeler koyularak hazırlanan pide. 297 çıtır :bk. Kazan gevreği. dürüm :İçerisine çeşitli katıklar konularak sarılmış yufka ekmeği. fırına atmak :: Pişirilmesi için fırının içine koymak. fermente :: Olgunlaştırma işlemi. gevrek :Kırılgan simit. gevrekçi :Simitçi. gözüne dizine dursun! :“Emeklerim sana fayda vermesin.” anlamında bir söz. hacı lokuru :Afyon yağı ve unla yoğrulup fırında kavrularak hazırlanan küçük peksimet. inanma dayına, ekmek al yanına :“Kimseye güvenerek yola çıkma, sonra aç kalırsın.” anlamında bir söz. İnek öldü, değişik bozuldu :“Menfaate dayalı ilişkiler kısa sürer.” anlamında bir söz. kanına ekmek doğramak :Bir kimsenin hayırlı işine çeşitli yönlerden zarar vermek. kara fırın :Ekmek, pide, pizza ve benzer ürünlerin odun közünde pişirildiği geleneksel odun fırını. kazan gevreği :Maya, un ve suyla hazırlanan hamurun fırında gevretilerek halka biçiminde yapılan çörek. kepek :Elek üzerinde undan arta kalan kabuk parçaları. keski :bk. Eğiş. kırk fırın ekmek yemek :Ustalaşmak için gayret sarf etmek. külçe :Fırın ekmeği. margarin yağ :: Doymuş yağ oranı yüksek bitkisel katı yağ. maya :Fermente ürünleri oluşturmak için kullanılan, bakteri kültürü taşıyan, fırıncıların kullandığı kuru ve yaş çeşidi bulunan katkı maddesi (TDK, 2011: 1637). odun taklamak :: Odun kesmek. pasa :Hamur bezelerinin konulduğu ağaç kasa. 298 pekmez :Üzüm veya dut suyunun ateşte kaynatılarak koyulaştırılması ile oluşan nektar şeklindeki besin değeri yüksek olan sıvı yiyecek. pide :Mayalı uzun ve yayvan ekmek. poğaça :Hamuruna yoğurt katılarak hazırlanan ve içerisine peynir, kıyma, sucuk ve patates konularak hazırlanan tuzlu çörek. ramazan pidesi :Mayalı hamurdan yapılan yuvarlak ya da oval biçimli yassı ekmek. simit :Üzerine susam konulan halka biçimindeki çörek. simitçi :Simit yapıp satan kişi. simitçilik :Simitçilerin yapmış olduğu meslek. somun ekmeği :Mayalı hamurdan yapılan yuvarlak ve şişkin fırın ekmeği. tahanlı :İçerisine tahin ve margarin yağı katılarak yapılan katmerli çörek. tahanlı küreği :Fırına dahanlı atmaya yarayan küçük ağaç küreği. tekne :İçerisinde hamur karılan ağaçtan yapılma uzun, geniş ve derince kap. unu eleyip eleği asmak :İsteklerini gerçekleştirmek. üstüne tuz biber ekmek :Üzüntüyü veya acıyı daha da artıracak durum yaratmak. ziftin pekini ye :“Nimet bulamayasın.” anlamında bir söz. 4.48. Sobacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-29.04.2017 Kaynak Kişi: Mehmet Ses Sobacı Mehmet Ses, 1969 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babası Muharrem Ses’ten öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Ses’in, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. 299 Meslekle İlgili Söz Varlığı alt havalandırma :Sobanın yanma sisteminde alt kısmında bulunan ucunda başlığı bulunan çubuk. alttan havalı zoba :Havalandırma kısmı alttan verilen genellikle silindir şeklinde imal edilen soba. astar :Sobanın iç kısmına döşenen ve emayenin zarar görmemesini sağlayan metal bölüm. ayak :Sobanın yerle temasını sağlayan metalden yapılma ayaklı bölüm. baca döneri :Bacaların duman çekimine yardımcı olan dönerli metal parça. baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar :“Bir kimse hangi ortam içinde bulunursa bulunsun yaradılıştan doğru ve iyiyse bu niteliğini yitirmez” anlamında bir söz bacası tütmek :Varlığını sürdürmek. bacası tütmez olmak :: Ocağı yıkılmak. banyo sobası :Banyo suyunu kaynatmak için yapılmış soba. boğazına dursun! :“Nefes alamayasın” anlamında bir söz. boru :: Dumanı bacaya taşıma görevini yürüten, sac veya emayeden imal edilen, silindir şeklindeki parça. boru desteği :Soba borusunun üzerine monte edilen ve kış günlerinde üzerine çamaşır takılan metal parça. borusu ötmek :Sözü geçmek, dinlenilmek. borusunu çalmak :Birine hoş görünmek için, onun düşüncelerini buhare :Soba bacası. çenen çekilsin! :“Bir daha konuşmaya nefes bulamayasın” anlamında bir söz. döküm ızgara :Sıvı hammaddenin bir ızgara kalıbına dökülmesiyle elde edilen ızgara. döküm soba :: Demiri eritilip özel bir kalıba dökmek suretiyle elde edilen soba. 300 elektrikli soba :Yakıt olarak elektrikle çalışan soba. emaye boru :Üzeri emayla kaplanmış bulunan soba borusu gaz yakıtlı soba :: Doğalgazın yanmasına uygun olarak imal edilmiş soba. haram olsun! :“Malım sana helal olmasın.” anlamında bir söz. ızgara :Kovanın iç kısmına yerleştirilen ve üzerine odun veya kömür konan metal çubuklardan yapılmış silindir şeklindeki araç. inek öldü değişik bozuldu :“Birlikte yapılan iş sona erdi, ortaklık bozuldu.” anlamında bir söz. katı yakıt sobası :: Odun, kömür gibi yakıtların yanmasına uygun kova :Sobanın içerisinde yakılacak olan yakıtı koymaya yarayan, belli biçimi ve derinliği olan silindir şeklindeki kulplu araç. kuzine soba :Ana gövde emaye sac olan, üst tablası döküm malzemesinden üretilen, parçalı ızgara sistemi uygulanan ve içerisine ateş tuğlası dizilerek yapılan soba. malımın hayrını görmeyesin! :“Aldığın bu mal sana fayda vermesin.” anlamında bir söz. mangal :İçerisinde kömür yakılarak pişirme işlemi yapılan üstü açık dört ayaklı sac, bakır ya da pirinçten yapılan bir tür ocak. odun sobası :: Odun yakmak için ince sacdan yapılmış yüksek ısıya dayanıklı olmayan soba. olarak imal edilmiş soba. pik döküm :: Dökme demirin eritilerek elde edildiği özel bir soba ızgarası. sac :İnce ve düz parçalar hâline getirilmiş mukavva hâlindeki metal. sac boru :Sacdan imal edilen boru. sac ızgara :Sacdan imal edilen ızgara. 301 sıvı yakıt soba :Gazyağı, fuel oil, motorin yağlarının yanmasına uygun olarak imal edilmiş soba. soba :İçerisindeki yakıtın yanması sonucu ortama ısı veren araç. soba gelberisi :Soba içerisindeki kül partiküllerini temizlemeye yarayan sacdan imal edilen araç. soba tahtası :Sobanın yerle temas etmemesi için özel olarak sac, emaye ve taş malzemeden yapılan dikdörtgen altlık. sobacı :Soba yapıp satan kimse. sobacılık :Sobacının yaptığı iş. taş ocak :Yemek pişirmede kullanılan etrafı tuğla döşenmiş küçük piknik sobası. teneke soba :bk. Odun sobası. teneşirlere gelesin! :“En kısa zamanda ölesin.” anlamında bir söz. tuttuğun altın olsun! :“Dünyada fakirlik yüzü görmeyesin.” anlamında bir söz. üst havalandırma :Sobanın yanma sisteminin üst kısmının ucunda başlığı bulunan çubuklu mekanizma. üstten havalı soba :Havalandırma kısmı alttan verilen genellikle silindir şeklinde imal edilen soba. 4.49. Şapkacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-11.04.2017 Kaynak Kişi: Harun Işık Şapkacı Harun Işık, 1949 yılında Karaman’ın Eminler Köyünde doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası imamettin Baysen’den öğrenmiştir. Mesleğini 50 yıldır icra eden Işık’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı abiye şapka :Özel günlerde giysiye uygun yapılmış şapka. 302 Allah nazardan esirgesin! :“Allah kem gözlerden korusun.” anlamında bir söz. Allah’a emanet ol! :“Allah seni korusun.” anlamında bir söz. astar :Şapkanın modeline uygun olarak yapılıp iç kısmına dikilen özel kumaş. deri şapka :Ana malzeme olarak deri kullanılarak yapılan şapka. didek :Şapkanın siperlik kısmı. dikiş ipliği :: Dikiş makine hızlarında çalışabilmek üzere tasarlanıp üretilmiş iplik. duruş formu kontrolü :Şapkanın manken üzerinde duruşunun kontrol edilmesi. elin kolun dert görmesin! :“Vücuduna dert uğramasın.” anlamında bir dua sözü. fenikmek :Başı dönmek. gidek :Siper. grogren :Yaka, kemer vb. giysi bölümlerinin dik durmasını sağlayan ya da böyle bölümlere biçim vermeye elverişli sert yapılı ve şerit hâlindeki kumaş parçası. kasket :Erkeklerin başlarına taktığı siperli başlık. keçe şapka :Ana malzeme olarak keçe kullanılarak yapılan şapka. kenar kalıbı :Şapkanın kenar kısmı için belirli ölçülerde çizilmiş karton kalıp. kenar :Tepenin etrafındaki yüzü çevreleyen kısım. keten şapka :Ana malzeme olarak keten ipi kullanılarak yapılan şapka. kirişi kırmak :Kaçıp gitmek, uzaklaşmak. klasik şapka :Şık ve zarif bir şapka. kürk şapka :Ana malzeme olarak kürk kullanılarak yapılan şapka. 303 lastik tel :Şapkanın dik durması ve kenarlarının şekil alması için kullanılan malzeme. makas :Birbirine bakan yüzeyleri sertleştirilmiş çelikten üretilmiş kesici alet. ölçü kontrolü :Şapkanın ölçülere uygunluğunun kontrol edilmesi. örgü şapka :Ana malzeme olarak örgü ipi kullanılarak yapılan şapka. pamuklu kumaş :Ana malzeme olarak pamuk ipliği kullanılarak yapılan şapka. paramın bereketini gör! :“Aldığın para artsın, çoğalsın.” anlamında bir söz. polar şapka :Ana malzeme olarak kimyevi malzemelerden elde edilen kumaş kullanılan şapka. saten şapka :Ana malzeme olarak parlak ve kaygan kumaş kullanılarak yapılan şapka. siper :Şapkanın ön kısmında bulunan çıkıntı. spor şapka :Rahat ve kullanışI kolay bir şapka. şakka/ şapka :Başlık, siper. şapka çıkarmak :Üstünlüğünü kabul edip o kişiye karşı saygı duymak. şapka düştü kel göründü :“Kusuru örten şey ortadan kalkınca bütün hileler ve ayıplar ortaya çıktı.” anlamında bir söz. şapkacı :Şapka yapıp satan kimse. şapkacılık :Şapkacının yaptığı iş. şapkası dar gelen, başı büyük sanır :“İnsanlar yaratılışları itibarıyle elindekilerden şikâyet edip dururken bir başka insan bu nimetler ile çok büyük işler başarabilir.” anlamında bir söz. tepe :Şapkanın başa oturan üst kısmı. 304 tepe kalıbı :Şapkanın tepe kısmı için belirli ölçülerde çizilmiş karton kalıp. teyel :Şapkanın tepe kısmını yan kısma iğne yardımıyla tutturma işlemi. tül şapka :Ana malzemesi tül kullanılarak yapılan şapka. tüy şapka :Ana malzeme olarak kuş tüyleri kullanılarak yapılan şapka. ütü :Giysilerin kırışıklıklarını gidermeye yarayan araç. yalabaş :Çıkarcı, menfaatçi. yan kalıbı :Şapkanın yan kısmı için belirli ölçülerde çizilmiş karton kalıp. 4.50. Terzilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.04.2017 Kaynak Kişi: Salih Karharman Terzi Salih Karharman, 1962 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Cevdet Aydemir’den öğrenmiştir. Mesleğini 43 yıldır icra eden Karharman, bu mesleği beş kişiye öğretmiştir. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-03.02.2018 Kaynak Kişi: Sami Can Terzi Sami Can, 1950 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mustafa Öznur’dan öğrenmiştir. Mesleğini 45 yıldır icra eden Can’ın, bu mesleği on kişiye öğretmiştir. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-21.02.2018 Kaynak Kişi: Rüştü Öğret Terzi Rüştü Öğret, 1971 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, 305 kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 16 yıldır icra eden Öğret’in, bu mesleği 3 kişiye öğretmiştir. Meslekle İlgili Söz Varlığı Allah hayırlı yedirmeyi nasip etsin! :“Aldığın parayı kazasız belasız yiyesin.” anlamında bir dua sözü. Allah emeğini yağlı çıkarsın! :“Kazancın bereketli olsun.” anlamında bir söz. Allah tuttuğunu altın etsin! :“Allah her şeyini bereketlendirsin.” anlamında bir söz. astar :Giysiyi daha dayanıklı kılmak için elbisenin iç kısmına geçirilen ince kumaş. astarlamak :Giyisilerin iç kısmına dikilen ince kumaş. bekere :İplik eğiren çıkrık iğlerine geçirilmiş olup, iğin süratle döndürülmesini temin eden, boynuzdan yapılmış dişli makara (TDK, 2009: 601). biye :Giysinin yaka, kol, etek bölgesine kendi kumaş parçasından veya farklı kumaştan dikilen parça. cannan :: Pantolon. car :Çarşaf, siyah üstlük. ceket/ çeket :Kollu üst giysisi. cep :Üstte taşınabilecek şeylerin konulabilmesine yarayan, giysinin belli yerleri içine yerleştirilen astardan yapılmış kese. çapıt :Bez parçası. çeki :Kadınların başlarına bağladıkları başörtüsü. çift dikiş :İki defa tekrar etmek. çizgi taşı :Kumaş üzerine elle kalıp çizmede kullanılan, farklı renkleri bulunan, genellikle sabundan yapılan buhar, hava, su ya da ütü ile çıkan işaretleme aracı. çizim sabunu :Çizim yapmaya yarayan beyaz renkli sabun. 306 dar paça :Erkek pantolonlarında ortalama 17-19 cm genişliğe sahip pantolon paçası. desenli koton biye :Tamamen pamuk ipliğinden dokunmuş desenli biye. dikici :Eskiden terzi manasında kullanılan kelime. dikiş :: Dikme işi. dikiş iğnesi :Kumaş dikmeye yarayan ince uçlu sivri araç. dikiş makası :: Dikişleri sökmeye yarayan makas. dikiş makinesi :Çeşitli tekstil ürünlerini dikmeye yarayan makine. dikiş payı :Kumaşta dikişin daha rahat yapılabilmesi için bırakılan mesafe. duble paça :: Paça ucu, iki veya üç santim kadar dışarıya kat verilmiş şekilde dizayn edilen, bir kumaş pantolon paça modeli. duzende :Terzi. düğme :Farklı malzemelerden imal edilen ve giyeceklerde ilikleme veya aksesuar şeklinde dikilen tutturma aracı. düğme basma makinesi :Kumaşın üstüne düğmeyi dikmeye yarayan makine. düz paça :: Pantolonlarda paça kısmı düz bir biçimde olan paça. elin kolun dert görmesin! :“Her zaman sağlıcakla kal.” anlamında bir söz. engiştan :İğneyi itelemeye yarayan ve parmak ucunu koruyan metal yüzük. etek fermuarı :Etekler için üretilmiş fermuar. farfaracı :Gürültü yaparak konuşan. faşalakçı :Fazlaca abartan. fıçıtmak :Bir tarafa hızlıca atmak. fıymak :Sessizce ortalıktan çıkmak, sivişmek. fleto :İlik cep. 307 ganere :Açgözlü, doyma bilmeyen. gapalı :Kapalı. gıncıfırlı :Süslü. kolçak :Ceket ya da gömlek kollarının kirlenmesine engel olmak için bilekten dirseğe kadar geçirilen eğreti kolluk (TDK, 2009: 2097). koyun cebi :Ceketin iç cebi. gönye :Kesişen iki düzlemin oluşturduğu dik açıyı denetlemeye, ölçmeye ve çizmeye yarayan, dik üçgen biçimindeki araç. harraz :: Duzende. hayyât :Terzi. İdris-i Nebi :Terzilerin piri. ilik :: Pantolonlarda düğmenin geçtiği kısım. İspanyol paça :: Dizden itibaren genişleyen pantolon paçası. iş pantulu :İş yerinde giyilen pantolon. kadife kumaş :Kadifeden üretilmiş kumaş. kalıp :Bir şeye belirli bir biçim vermeye ya da bir şeyin biçimini korumaya yarayan araç. kanca :: Pantolonun bağlantısı sağlayan metal aksesuar. kaplama :Kadın ceketi. kefen paran olsun! :“Param sana dünyada hayır getirmesin, ölesin.” anlamında bir söz. kemer astarı :Kemerin iç kısmına dikilen kumaş parçası. kendisi öğrenmiş de anasına da öğretmiş :“İşi tam öğrenmeden çevresindekilere öğretmeye çalışan, uyanık.” anlamında bir söz. Kırk yama makası :: Döner Kesici ismiyle bilinen, kumaş ve geometrik şekillerin çabuk ve düzgün kesilmesini sağlayan makas. kise-ger :Eskiden kese dikme işini yapan kimse. kot pantolon fermuarı :Kot pantolon için imal edilmiş fermuar. koton biye :: Pamuk ipliğinden dokunmuş biye. 308 koton :: Pamuk ipliğinden dokunmuş pamuklu kumaş. kumaş makası :Kumaş kesmeye yarayan makas. makas :Karşılıklı yüzeyleri sertleştirilmiş çelikten üretilmiş kumaş kesmede kullanılan alet. masura :: Dikiş ipliğinin sarıldığı metal silindir araç. mekik :: Dikiş makinesinde içine masura yerleştirilen devinimli parça. mezura :Çoğunlukla 1,5 metre uzunluğu olan terzilerin kullandığı şerit metre. mont fermuarı :Montlar için üretilmiş fermuar. nakış makası :: Değişik şekilleri olan ve nakış yapmada kullanılan makas. okkalı söz :Ağır söz. overlok :Konfeksiyonda parçaları birbirine tutturmak için yapılan görünmez dikim işlemi. overlok makinesi :: Overlok işlerini yapan makine. ön kemer köprü :: Pantolonun ön kısmına belli aralıklarla kemer geçirmek için dikilen kumaş parçası. paça :Giysilerde bacakların girdiği alt bölme. palto :Kış aylarında giyilen uzunca pardösü. pamuklu kumaş :: Pamuktan üretilmiş kumaş. patlet :: Pantolon veya eteklerde arasında fermuarı barındıran kısım. piko :Kumaşlarda kullanılan ve makine yardımıyla montelenen bir tür nakış süslemesi. pili :Giysilerde model özelliğine göre verilen katlanan bolluk. pistole cetveli :: Pergelle çıkarılamayan eğmeçleri çizmeye yarayan ince gönye. polyester kumaş :Naylon karışımı ile üretilmiş kumaş. pontul :: Pantolon. 309 ribana :Giysilerde yaka, etek ucu veya kolların ağız kısmına dikilen dokuma parçası. riga :Terzilerin kullandığı değişik şekilleri bulunan özel cetvel. saku :Ceket. saten biye :Atlas gibi parlak pamuklu kumaştan yapılmış biye. sırt :Elbise. şablon :Konfeksiyonda kullanılan, tüm ölçü payları verilmiş kesime hazır karton kalıp. şipdüşen :Çıt çıt. tela :Giysilerde, yaka ve benzeri yerlerde kumaşla astar arasına konulan ve dik durmayı sağlayan kolalı bez. terzi :Giyim işlerini yapan kişi. terzi kendi söküğünü dikemez :“Başkalarına yaptıkları hizmetleri bazen insanlar kendi işlerini yapmaya sıra bulamazlar.” anlamında bir söz (TDK, 2011: 2335). terzihane :Giysi imal edilen üretim yeri. terzilik :Terzinin yaptığı iş. terziye dinlen demişler, ayağa kalkmış :“Herkesin farklı bir iş ve anlayış tarzı vardır.” anlamında bir söz. teyel :İki ya da daha fazla kumaş üzerine yapılan geçici birleştirme işlemi. urba :Elbise. ütü :Giysilerde kırışıklığı gidermede kullanılan elektrikli araç. ütü masası :Üstünde ütü yapılan yüzeyi metal ve düz bir kumaşla kaplanmış özel masa. vatka :Ceket ya da benzeri giyeceklerin dik durması için omuz kısmına içten yerleştirilen parça. 310 yüksük :: Dikiş diken bir kimsenin, parmağını iğnenin batmasından korumak amacıyla parmak ucuna taktığı, kesik koni biçiminde metal araç. zehir zıkkım olsun! :“Param sana şifa getirmesin.” anlamında bir söz. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 18:49 GMT] ▲ Collapse | |
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.51. Tuzculuk (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-29.04.2017 Kaynak Kişi: Hasan Ehliz Tuzcu Hasan Ehliz, 1965 yılında Karaman’da doğmuş... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.51. Tuzculuk (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-29.04.2017 Kaynak Kişi: Hasan Ehliz Tuzcu Hasan Ehliz, 1965 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babası Hakkı Ehliz’den öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Ehliz’in, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı açık yaraya tuz ekilmez :“Acısı henüz taze olan bir kimseye üzüntüsü hatırlatılmaz.” anlamında bir söz. aş tuz ile, tuz oran ile :“Her iş belirli kurallar çerçevesinde yürür.” anlamında bir söz. ayağını sürümek :Başkalarının da peşi sıra gelmesini sağlamak. çorbada tuzu bulunmak :Bir işte katkısı bulunmak. değirmen :Tuz öğütmeye yarayan makine deniz tuzu :: Denizlerin çöküntülerinde oluşan işlenmemiş ve rafine edilmemiş doğal mineral zenginliğini koruyan tuz. eke :Çok bilgiç. et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır? :“Onarım bekleyen cihazı tamir edecek araç bozulmuşsa, onun yapılacak bir şey kalmamıştır.” anlamında bir söz. göl tuzu :Göllerin dip kısımlarındaki çukurlarda birikme yoluyla oluşan tuz. gönenme hemi! :“Mutlu olmayasın.” anlamında bir söz. 311 hakkım sana haram olsun! :“Hakkımı sana helal etmiyorum.” anlamında bir söz. havuz :Tuzlu suların buharlaşması neticesinde biriktirildiği büyük çanak. Himalaya tuzu :: Pakistan’ın Himalaya dağlarından çıkarılan, astım tedavisinde de kullanılan tuz. höbek yapmak :Biriktirmek, yığmak. karalama :Kötüleme. kararlama :: Ortalama. kaya tuzu :: Doğada billur şeklinde bulunan tuz. kaypak :Sözüne güvenilmez. kıfıltısı artmak :İş yoğunluğunun artması durumu. kıydırma :Nazlanıp vazgeçme. kondurma :Uygun bulma. mineral :: Doğada değişik maddelerle karışık ya da bileşik vaziyette olan ve kimyasal yöntemlerle oluşan inorganik madde. ocağı tütmek :Ekmeğini kazanacak kadar gelir elde etmek. öğütmek :Tahılı ezerek un hâline getirmek. sofra tuzu :Rafine edilmiş, mineralleri alınmış tuz. sürüm sürüm sürünesice :“Hayatta hep sıkıntı çek.” anlamında bir söz. tadı tuzu kalmamak :Eski neşesinde olmamak. tadı tuzu yok :Zevksiz, yavan. tadını tuzunu bulmak :Eski neşesine kavuşmak. tencereyi kaynatmak :bk. Ocağı tütmek. tuz :Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde (TDK, 2011: 2395). tuz biber ekmek :Sıkıntıyı daha da arttırmak. tuz buz olmak :: Dağılmak. tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur! :“İyiliğin hakkını bilmeyenin sonu iyi olmaz.” anlamında bir söz. 312 tuzla buz etmek :: Paramparça etmek. tuzluya patlamak :: Pahalıya mal olmak. üstüne tuz biber ekmek :Üzüntüyü, kusuru artıracak sebepler oluşturmak. tuz :Yiyeceklerde tatlandırıcı olarak kullanılan mineral. tuzcu :Tuz işleriyle uğraşan kimse. tuzculuk :Tuzcunun yapmış olduğu iş. tuz ekmek düşmanı :Yapılan iyiliği bilmeyen, nankör. tuz ekmek hakkı :İyilik yapan kimseye karşı duyulan mihnet. tuzlama :Tuzlama yapma işi. tuzlayış :Tuzlama işi. tuzlayayım da kokmayasın :Yanlış düşünüyorsun. yaraya tuz biber ekmek :Bir derdin acısını daha da çoğaltmak. yemeklik kaya tuzu :Yemeklerde kullanılan Kaya tuzu türü. 4.52. Yastık ve Minder İmalatçılığı (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-25.03.2017 Kaynak Kişi: Sebahattin Bayramlar Yastık imalatçısı Sebahattin Bayramlar, 1964 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Adıgüzel Bayramlar’dan öğrenmiştir. Mesleğini 42 yıldır icra eden Bayramlar’ın, bu mesleği öğrettiği 1 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı alakayı kesmek :Konuşmamak, uzak durmak. astar :Yastığın iç kısmına dikilen kumaş kaplama. birleştirmek :: Parçaları bir araya getirmek. boyu devrilsin! :“Boyu devrilsin, ölsün” anlamında bir söz. çaba içine girmek :Bir şeyi elde etmek için emek sarf etmek. çay ikram etmek :Müşteriye çay vermek. desenli halı :Halının nakışlı bir türü. dikiş makinesi :İç astarı ve dış yüzünü dikmeye yarayan makine. divan :bk. Sedir. 313 dobra dobra olmak :Ne söyleyeceğini açık bir şekilde ifade etmek. doğruları söylemek :Gerçekleri ifade etmek. dönüvermek :Gerçeği saptırmak. döşeme :Yastık ve minder yüzünü işleme. döşemek : Döşeme işi. dürüst olmak :Yalana başvurmadan açık sözlü olmak. ekmeğinin davasında olmak :Ekmeği kazanmaktan başka düşüncesi olmamak. elyaf yastık :İplik durumuna getirilen lifli maddeden yapılan yastık. emeğini feda etmek :İşi için çabasını var gücüyle kullanabilmek. epengle kadife :Epengle fabrikasının ürettiği özel bir kadife. fıkırdak :Cilve yapan, oynak. fitne ficir :Her şeyde kötülük düşünerek yalan yanlış ortaya atılan haber. gaf yapmak :Hadsiz ve yerinde olmayacak şekilde söz söylemek. ganere :: Doymak bilmeyen, obur. gergin durmak :Bir sorundan dolayı stresli olmak. hâl hatır sormak :: Durumu hakkında bilgi alacak şekilde sohbet etmek. harbi olmak :: Dürüst olmak. hasır yastık :Hasırdan yapılan yastık. ilgilenmek :İlgi göstermek. ipsiz sapsız :Elinden hiçbir iş gelmeyen, beceriksiz. jakarlı kadife :: Değişik maddelerden elde edilen ipliklerin çeşitli yöntemlerle bir araya getirilmesiyle oluşan kadife. kadife kumaş :İpek, yün ya da pamuktan dokunmuş, bir yüzü çok kısa, ince ve sık tüylerle kaplı, parlak ve yumuşak bir kumaş. kanepe örtüsü :Kanepelerin üzerine örtülmek amacıyla üretilen özel örtü. 314 kerevet :bk. Sedir. koltuk örtüsü :Koltukların üzerine örtülmek için dikilen özel örtü. kontak kurmaya çalışmak :Konuyla bağlantıyı oluşturmak. koton kumaş :: Pamuktan yapılmış özel bir kumaş. kubik sünger :Küp biçiminde olan sünger. meteliğe kurşun sıkmak :: Parasız ve pulsuz durumda olmak. minder :İçerisine yün, pamuk veya kamış gibi malzemeler konarak hazırlanan üzeri kumaş kaplı oturma aracı. müşteri her zaman haklıdır :“Müşterinin sözleri, istekleri doğrudur ve yapılmalıdır.” anlamındabir söz. müşteri şekline girmek :İletişim ortamını iyileştirmek. müşteri tercihi :Tercihi ön plana almak. on dört dans sünger :Eni on dört dans yoğunluğundaki sünger. on sekiz dans sünger :Eni on sekiz dans yoğunluğundaki sünger. ot yastık :İçine kurumuş ot basılarak hazırlanan yastık. otantik desenli halı :Geleneksel motifler dikkate alınarak yapılan halı. öfkelendirmek :Bir konu hakkında muhatabı sinirlendirmek. öteberi :Esnafın kullandığı eşyalar. özen göstermek :Emek sarf etmek. pamuk kırlent :Ana malzemesi pamuk olan ve üzerine değişik kumaş geçirilen divanlarda köşelere konulan yastık. pamuk minder :Çoğunlukla içerisine pamuk konularak yapılan minder. pamuk yatak :: Pamuktan yapılan yatak. paramın hayrını görme! :“Aldığın parayı ağız tadıyla yeme.” anlamında bir söz. preslenmiş hasır otu :Yastık yapımında kullanılan hasır. 315 ranza :Ahşap veya demir malzemeden yapılan iki katlı karyola. rızkının peşinde olmak :Rızkını kazanmak için çabalamak. sağ baş yastık istemez :“Sağlıklı bir insan, hasta oldum deyip yatamaz.” anlamında bir söz. sedir :Üstü minderli ve yastıklı olabilen oturma takımı. sıkı fıkı olmak :Samimi olmak. sıracalı :Veremli. siftinme :Gereksiz tembellik, oyalanma hâli. silikonlu yastık :Ana malzemesi silikondan imal edilen yastık. sinek avlamak :Hiç müşterisi bulunmamak. sivişmek :: Ortamdan sessizce kaybolmak. sunta lam :Ana malzemesi suntadan imal edilen ahşap levha. sünger minder :Ana malzemesi süngerden imal edilen minder. sünger yastık :Ana malzemesi süngerden imal edilen yastık. şabbadak :: Durup dururken, şap diye. şark odası :: Doğu Anadolu yöresinde sıkça kullanılan özel bir oturma takımı. şimcik/ şinci :Şu an. şipinger kadife :Kendine has desenleri bulunan özel bir kadife. şirnemek :Şımarmak. tafta kumaş :İpek liflerinden yapılmış değişik renklerde parlak bir kumaş. uzmanlaşmak :Alanıyla ilgili gerekli olan bilgi ve beceriyi kazanmak. üretmek :Yeni ürünler yapmak. vele :Kumaş. yastık :: Pamuk, yün, kuş tüyü vb. malzemelerle içi doldurulmuş yatak takımı malzemesi. yastık kılıfı :Yastık iç malzemesinin konulduğu örtü. yirmi sekiz dans sünger :Eni yirmi sekiz dans yoğunluğundaki sünger. 316 yürütmeye çalışmak :Her türlü zorluğa rağmen o işi devam ettirmek için çaba sarf etmek. yüzleme :Yastıkların dış kısmına özel olarak hazırlanan kılıfı geçirme. 4.53. Yorgancılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-07.01.2017 Kaynak Kişi: Mehmet Barut Yorgancı Mehmet Barut, 1963 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babasından öğrenmiştir. Mesleğini 37 yıldır icra eden Barut’un, bunu 4 kişiye öğretmiştir. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-19.01.2017 Kaynak Kişi: Dede Gözel Yorgancı Dede Gözel, 1955 yılında Karaman’ın Süleymanhacı Köyünde doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, Taşkaleli Süleyman Ustadan öğrenmiştir. Mesleğini 46 yıldır icra eden Gözel’in, bunu üç kişiye öğretmiştir. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-09.01.2017 Kaynak Kişi: Halil Uyar Yorgancı Halil Uyar, 1976 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Galip Karaca’dan öğrenmiştir. Mesleğini 25 yıldır icra eden Uyar’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. (Derleme-4) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-27.12.2017 Kaynak Kişi: Şaban Demirel Yorgancı Şaban Demirel, 1958 yılında Karaman’ın Sudurağı Kasabasında doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mehmet Uysal’dan öğrenmiştir. Mesleğini 42 yıldır icra 317 eden Demirel’in, bu mesleği 4 kişiye öğretmiştir. Meslekle İlgili Söz Varlığı acın üstüne dokuz yorgan örtmüşler, gene de üşümüş :“Sıkıntısı geçmedikçe insanlar rahata kavuşamaz.” anlamında bir söz. Allah namerde muhtaç etmesin! :“Allah seni hep iyi insanlarla karşılaştırsın.” anlamında bir söz. Amerikan bezi :: Düz beyaz pamuklu bir kumaş. anan eğirip baban dokumadı ya :“Neden bu kadar ayrıntılı inceliyorsun, çabuk kararını ver.” anlamında bir söz. aslan kuyruğu motifi :Yorgancılıkta kullanılan bir motif. astarı yüzünden pahalı olmak :Maliyetini fazlasıyla aşmak. atlas yorgan :Camgöbeği renginde saten kaplamalı yün yorgan. attan düşene yorgan döşek; eşekten düşene kazma, kürek :“Makam ve mal varlığını kaybetmek.” anlamında bir söz. ayağını yorganına göre uzat! :“Giderini gelirine göre ayarla.” anlamında bir söz. balmumu :Yorgancılıkta dikiş ipliğinin sağlamlaştırmakta kullanılan malzeme. basma :Yorgan yüzü için üretilen, basit desenli, pamuklu dokumaya baskı yoluyla şekil verilen desenli bir kumaş. bebek yorganı :Bebekler için hazırlanan yorgan. bitli yorganı kimse üstüne almaz :“Sorunlu bir durumu kimse sahiplenmez.” anlamında bir söz. bülbül yuvası motifi :Yorgancılıkta kullanılan bülbül yuvasını andıran bir motif. cafcaflı :: Oldukça gösterişli. carıcabbar :Uyanık, gözü açık. 318 cennet köşklerine giresin! :“Cennetin en güzel köşklerinde makamın olsun.” anlamında bir söz. cetvel :Tahta, plastik veya madenden yapılan çizgi çizme aracı. çırpı :Yün atmak için kullanılan ağaçtan yapılan ince ve uzunca bir sopa. çuvaldız :Kalın kumaşları dikmekte kullanılan büyük iğne. değneğe gelmemek :Bir işi yapmaya eli yatkın olmamak. değnek :Farklı ağaç dallarından yapılan esnek bir sopa. deri saten :: Deriye benzeyen parlak, sentetik veya kendinden desenli ya da desensiz bir kumaş. dikiş kalmak :: Olmasına çok az kalmak. dikiş tutturamamak :Bir yerde veya işte devamlı olamamak, sebatsız olmak. ditmek :Yünü elle veya değnek yardımıyla dağıtmak. dörtlü papatya motifi :Yorgancılıkta kullanılan bir motif. döşek :bk. Yatak. döşek yüzü :Yatakların üzerine geçirilen kumaş örtüsü. düzleme :Astarın içine koyulan yünün eşit şekilde yayılması için değnekle dövülerek düzeltme işlemi. eciş bücüş :Eğri büğrü, belli bir şekli olmayan. efdal :Uygun görülen, tercih edilen. ehvenişer :Kötünün iyisi. eke :Kartlaşmış. el yatkınlığı :El işlerini yapmakta yetkinlik durumu. elyaf :Genellikle iplik durumuna getirilebilir lifli iç malzeme. evlenmek isteyen genç yorganını keser :“Evlenmek isteğini belli etmek.” anlamında bir söz. fiske :bk. Yıldız dikiş. 319 fitil çekme :Yatağın kenarındaki, yatağın düz olması için kullanılan dikiş. fitil fitil burnundan gelsin :“Paramın hayrını görme.” anlamında bir söz. fos çıkma :Yalan olduğu ortaya çıkma. gece yorgan kaplanmaz :“Uğursuzluk” sözü. hasse :: Patiska. iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır :“Kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapma!” anlamında bir söz. hediye yorgan :Hediye amacıyla hazırlanan yorgan. hurma dalı motifi :Yorgancılıkta kullanılan hurma dalı biçimde motif. iç astar :Ölçüye göre tek veya çift kişilik olarak kumaşın makasla kesilmesi işlemi. iğne :: Dikiş dikme işlerinde kullanılan ince uçlu çelik araç. iğne ile kuyu kazmak :Çok çalışmak suretiyle bir yerlere ulaşabilmek. iğne ipliğe dönmek :Çok zayıflamak. iğne üstünde oturmak :: Diken üstünde oturmak. iğne yemek :İğne olmak. iğne yutmuş ite dönmek :Zayıf ve bitkin duruma gelmek. ilmeyit iğnesi :Çatal iğne. innecelik :Bir bez içine yün basılıp iğnelerin saplandığı yüzeyi bulunan araç. ipek :Asetat, floş ve ipek ipliğinden dokunan bu kumaş. kadife yorgan :Kadife kumaştan yapılan yorgan. kalıp :Genellikle mukavvadan yapılmış desenlendirme işlerinde kullanılan araç. kaplen kumaş :Yorgancılıkta kullanılan bir kumaş. kılıf :Yorgan astarının muhafaza edilmesi için kumaştan dikilen koruma malzemesi. 320 kırk yamalı yorgan :Kırk yama motifinin işlendiği yorgan. kışın yorgana muhtaç olasın! :“Sürekli yokluk çek!” anlamında bir söz. kışlık-yazlık yorgan :Mevsimine göre kullanılan yorgan. kibrit çöpü motifi :Yorgancılıkta kullanılan ve kibrit çöpünü andıran bir motif. Konya gülü motifi :Yorgancılıkta kullanılan ve gül şeklini andıran motif. kuş tüyü yorgan :İç malzemesi kuştüyü olan yorgan. makas :bk. Sındı. mermerşahi :Tülbende benzeyen, fakat sık dokunmuş ve yumuşak kuşeli kumaş. mezura :Ölçü almak için kullanılan şerit metre. nevresim :Torba biçiminde dikilmiş, yorgana geçirilen renkli kılıf. patiska :Beyaz, sık dokunuşlu, parlak bez ayağı örgülü pamuklu bir kumaş. pire için yorgan yakmak :Önemsiz bir şey için gereğinden fazla tepki göstermek. saray yolu motifi :Yorgancılıkta kullanılan bir motif. saten :: Dokumanın bir çeşidi olup; düz, çok parlak ve kaygan yüzeyli bir kumaş. sen daha çok yorgan geversin! :“Bu kötü huyundan dolayı daha çok çekersin.” anlamında bir söz. sındı :Kumaş kesmeye yarayan iki ucu keskin alet. sırmalı yorgan :Altın yaldızla işlenen yorgan. sumat :Sofra bezi. sümeye uğraşmak :Gereksiz yere, boşu boşuna çabalamak. telli yorgan içinde yatasın! :“Zenginlik içerisinde olasın!” anlamında bir söz. terazi :Bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden oluşan ve genellikle yün ve pamuk tartmaya yarayan tartı aleti. 321 üçlü papatya motifi :Yorgancılıkta kullanılan üçlü papatya şeklini andıran motif. üçlü yonca motifi :Yorgancılıkta kullanılan üçlü yonca şeklini andıran motif. verip de kötü olacağına, verme kötü ol daha iyi :“Alamayacağın parayı hiçbir zaman verme.” anlamında bir söz. yas yorganı :Hüzün yorganı. yatak :İçerisine yün, pamuk, elyaf vb. malzemeler konularak üstü astarlandıktan sonra dış kısmına kumaştan yüz geçirilen yatmada kullanılan yer sergisi. yatak kökleme :Yatak düzeltildikten sonra çuvaldızla yapılan iki taraflı sıkıştırma işlemi. yatak yüzü :Yatağa geçirilen dış kumaş. yazın ayrana, yazma yorgan :Yazmalık kumaşın orta kısmının dört kenarına çizilmiş fiyonk motifinin birbirine bağlanması suretiyle yapılan yorgan. yıldız dikiş :Yorganda dikişlerin aynı hizaya gelecek şekilde dikilmesinde kullanılan dikiş. yıldız motifi :Yorgancılıkta kullanılan yıldız şekline benzeyen bir motif. yorgan :Yatakta örtünmeye yarayan, içi pamuk, yün vb. şeylerle doldurularak dikilmiş geniş örtü (TDK, 2011: 2607). yorgan açma :Rulo şekline getirilen yorganın tersine çevrilmesinden sonra ruloları elle ayarlı bir şekilde iki tarafa açma işlemi. yorgan ağzı :Yorganın ağız kısmının özel dantelle işlendiği yorgan. 322 yorgan çizme :: Düz ve modelli yorganlarda dikme işleminin hangi aralıklarda olacağını kaba hatlarıyla yorgana çizilmesi işlemi. yorgan dikme :Yorganı belirli kalıplara göre şekiller vererek dikme işlemi. yorgan döndürme :Astar içerisindeki yünün düz durması için yapılan işlem. yorgan döşek yatmak :Ağır hasta olmak. yorgan döşeme :Tezgâhta çırpılan yünün astarın üzerine eşit şekilde yayılması işlemi. yorgan düzleme :Astarın içine koyulan yünün eşit şekilde yayılması için değnekle dövülerek yapılan düzeltme işlemi. yorgan gitti kavga bitti :“Ortada sorun çıkaracak bir şey kalmadı.” anlamında bir söz. yorgan iğnesi :Yorgan dikmeye yarayan bir tür kalın ve uzun iğne. yorgan ilgileme :Yorganın dağılmaması için belirli yerlerden dikme işlemi. yorgan ipliği :Yorgan dikmeye yarayan naylon, yün ve pamuktan yapılan iplik. yorgan kavgası yapmak :Çıkar uğruna münakaşa etmek. yorgancı :Yorgan yapıp satan kimse. yorgancılık :Yorgancının yaptığı iş. yüksük :: Dikiş dikme sırasında parmağa takılan ve parmağa zarar gelmesini önleyen metal koruma aracı (TDK, 2011: 2625). 323 4.54. Yufkacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-27.12.2017 Kaynak Kişi: Ayhan Öz Yufkacı Ayhan Öz, 1977 yılında Karaman’da doğmuştur. lise mezunudur. Mesleği, ustası İzzet Bal’dan öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Öz’ün, bu mesleği öğrettiği 5 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı bezdirme :Mısır, arpa, darı ve buğday unlarından yapılan mayalı, mayasız, yağlı, yağsız, şekerli, şekersiz, ince ve kalın pişirilen sac ekmeği (TDK, 2009: 649). beze :Yufka açmadan önce, hamurun ayrıldığı toparlakların her biri (TDK, 2009: 649). bicci :Sacda pişen peynirli ekmek bişi :Çörek, bayramlarda yapılan yağlı, tatlı ekmek, sac ekmeği. bişirgeç :: Demir şiş. böreklik yufka :Börek yapımında kullanılan özel bir yufka. elek :Unun içindeki kalın tortuları ayırmaya yarayan bir kasnağın alt kısmına monte edilmiş süzgeci bulunan eleme aracı. erişte :Un, yağ ve yumurtanın harmanlanması ile yapılan hamurun yufka hâline getirilip bıçak yardımıyla ince bir şekilde kesilmesiyle hazırlanan ev makarnası. eriştelik :Erişte yapmak için özel hazırlanan malzeme. gevrek :Tereyağı ile yoğrulan hamurun yaklaşık iki parmak uzunluğunda bıçakla kesilerek belli sıcaklıkta pişirilmesi ile yapılan gevrek. 324 hacı lokuru :Tereyağı ile yoğrulan hamurun küçük parçalara ayrılarak belli sıcaklıkta pişirilmesi ile yapılan gevrek. kestel :bk. Erişte. mantı :Açılan yufka kare şeklinde küçük küçük parçalara ayrılarak, içerisine et harcı konulmak suretiyle yapılan hamur yemeği. maya :Ekmek yapımında mayalanmayı sağlayan özel bir katkı maddesi. mayacı :Maya satan kişi. mayalamak :Hamuru kabarma işlemi. mayalı :Hamur bezesinin oklava yardımıyla belli kalınlıkta açılarak pişirilmesi ile elde edilen yuvarlak ekmek. merdane :: Orta kısmı enli silindir şeklinde kısa oklava. oklava :Hamur açmakta kullanılan silindir şeklindeki ince ağaç değnek. pişirmek :Belli bir ısıyla yapılan malzemenin pişirilmesi işlemi. sıkma :İçerisine peynir, patates, kıyma koyarak hazırlanan tandırda pişirilen küçük yuvarlak ve yayvan ekmek. şebit ekmek :Açılan yufkanın saç üzerinde pişirilmesi ile yapılan özel bir ekmek. şebit :Yufka. şepit :bk. Şebit. taptup :Kalın bazlamaya benzer bir çeşit tandır ekmeği. topalak :Bazlama. tuz ekmek düşmanı :Kadir kıymet bilmez, nankör. tuz ekmek hakkı :Kendisini yetiştiren bir kimseye karşı duyulan minnettarlık. 325 uğra :Yufka açılırken, hamurun tahtaya yapışmaması için kullanılan kalın un. ulam ulam açmak :Art arda. yufka ekmeği :bk. şebit. veresiye isteme benden buz gibi soğurum senden :“Veresiye dostluğu bozar.” anlamında bir söz. yufka :Hamur bezesinin oklava yardımıyla inceltilip açılmış hâli. yufka yürekli :En küçük şeyde bile etkilenen, hassas kişi. yufkacı :Yufka yapıp satan kişi. yufkacılık :Yufkacının yaptığı iş, meslek. yumuş bitirmek :Buyurulan bir işi yapmak. yumuş buyurmak :İş buyurmak. yumuş ehli :Söz dinleyen, her istenileni yapan. yumuş tutmak :Verilen her işi yapmak. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 18:59 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Karaman’da bugün varlığını devam ettirmeye çalışan geleneksel mesleklerin söz varlığı üzerine yapılan bu çalışmada 54 ... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Karaman’da bugün varlığını devam ettirmeye çalışan geleneksel mesleklerin söz varlığı üzerine yapılan bu çalışmada 54 adet geleneksel meslek tespit edilmiştir. Bu meslekleri sürdüren ustaların en deneyimlileri ve işine hâkim durumda bulunan kişilerden oluşan 97 kaynak kişi ile yüz yüze görüşmeler yapılmak suretiyle derlemeler yapılmıştır. Derlemelerde istenen düzeyde söz varlığı unsurlarına ulaşılamadığında yine aynı mesleği yapan diğer ustalarla da temasa geçilerek ilave derlemeler yapılmıştır. Derlemeler sırasında ustaların anlatımları, kendi istekleri doğrultusunda sesli ve görüntülü olarak kamera ile kayıt altına alınmıştır. Derlemeler sırasında ustaların büyük bir kısmı bu çalışmaya katılmakla beraber bazıları da (tenekeci, semerci) bu derleme çalışmalarında kaynak kişi olmak istememiştir. Yapılan görüşmeler ve gözlemler neticesinde bu mesleklerden dönemin teknolojik değişmelerine ayak uydurup bu ihtiyaçlara göre değişimlerini sağlayanların ayakta kaldığı ve kalmaya devam edeceği görülmektedir. İnsanların taleplerinin hızlı bir şekilde değiştiği günümüz dünyasında geleneksel olanı; sürekli yerinde sayan, değişikliklere karşı direnç gösteren olarak değerlendirmek ve bu şekilde düşünmek yanlış bir yaklaşıma sebep olacaktır. Geleneksel meslekleri çağın gereksinimlerini karşılama durumlarına göre sınıflandırmak mümkündür. Karaman’da mesleki varlığını şu an için sürdüren ve gelecekte de devam ettirecek gibi görülen “aktarlar, ayakkabı satıcıları, çay ocağı işletmeleri, çilingirler, duvarcılar, etli ekmekçiler, fırıncılar, fotoğrafçılar, gümüşçüler, hamamlar, hırdavatçılar, hurdacılar, kadayıfçılar, kahvehaneler, kasaplar, kuyumcular, lokantacılar, saatçiler, simitçiler, terziler ve yufkacılar” gibi geleneksel meslekler bulunmaktadır. Bu mesleklere olan talep, eski dönemlerde olduğu gibi bugünlerde de oldukça fazladır. Varlığını şu an için sürdüren fakat yakın bir gelecekte yok olma tehlikesi yaşayan “ayakkabı boyacıları, ayakkabı tamircileri, değirmenciler, manifaturacılar, tuzcular, yastıkçılar ve yorgancılar” gibi geleneksel meslekler bulunmaktadır. Bu meslekler fabrikasyon üretimin yaygınlaşması ve ucuz olması, artan maliyetler ve ara eleman bulmada yaşanan sıkıntılar gibi olumsuzluklardan etkilenerek geçmiş dönemlere nazaran önemini kaybetmişlerdir. Karaman’da meslek ustalarına gereken destek sağlanmazsa yakın gelecekte bu saydığımız mesleklerin yok olması kuvvetle muhtemeldir. Varlığını son birkaç ustanın şahsi gayretiyle devam ettirmeye çalışan fakat yakın bir gelecekte yok olma tehlikesi yaşaması muhtemel “bakırcılar, bakkallar, çerçiler, değirmenciler, demirciler, dokumacılar, halıcılar, helvacılar, kalaycılar, marangozlar, sobacılar ve tuzcular” gibi geleneksel meslekler bulunmaktadır. Bu meslek erbaplarının sayıları oldukça azalmıştır. Varlığını artık son temsilcilerinin gayretiyle sürdüren fakat bu son temsilciden sonra yakın bir gelecekte yok olması beklenen “bıçakçı, çakmakçı, derici, foracı, gömlekçi, hallaç, kelle ütücüsü, kolonya imalatçısı, kündekâri, nalbant, saraç, sayacı ve şapkacı” gibi geleneksel meslekler bulunmaktadır. Bu meslekler, son temsilcilerinin şahsi gayretleriyle varlığını devam ettirmekte olup kaybolması en kuvvetli geleneksel meslek gruplarıdır. Bu çalışma ile Karaman’da unutulmaya yüz tutmuş geleneksel mesleklerin son temsilcilerinin kullanmış oldukları kelime, terim, deyim, atasözü, kalıp söz, argo ve ikilemelerin neler olduğu gösterilmeye çalışılmıştır. Bu dil unsurları derlenirken geleneksel mesleklerin icra edildiği dükkân ve iş yerlerinin seçilmesinde en yaşlı ve tecrübeli sanatkârların olmasına özen gösterilmiş, elde edilen veriler doğal gözlem ve yüz yüze görüşme yöntemleriyle elde edilmiştir. Karaman’daki geleneksel meslekler üzerine yapılan derleme çalışmasında tespit edilen söz varlığı unsuru 4049’dur. Bu söz varlığı unsurlarından 2291’i kelime, 675’i terim, 377’si deyim, 200’ü atasözü, 273’ü kalıp söz, 113’ü argo ve 120’si ikilemedir. Demircilik, 194 adet söz varlığı unsuruyla derlemesi en fazla yapılan meslek olmuştur. Söz derlemesi en az yapılan meslek, 23 adet söz varlığıyla sayacılık olmuştur. Bu çalışmaya göre; Karaman’da varlığını devam ettiren geleneksel mesleklerin, en fazla kullandığı söz varlığı unsurunu sözcükler oluşturmuştur. Özellikle söz varlığı unsurlarından biri olan sözcüklerin türetme, ikileme, farklılık ve benzerlik yönünden ilişkilendirmeler şeklinde oluştuğu, yöresel ağız özelliklerinden de oldukça fazla etkinlendikleri görülmüştür. Teknolojik gelişmelerin mesleki dile yansımasının sonucu olarak pek çok yeni sözcük de birer söz varlığı unsuru sayılarak çalışmaya dahil edilmiştir. Derleme çalışmalarında Karaman’a özgü olduğu düşünülen argo ifadelere de oldukça sık rastlanmıştır. Bazı kelime, terim vb. söz varlığı unsurlarının birçok meslekte kullanıldığı, bunların bir ortak alan oluşturduğu gözükmektedir. Geleneksel mesleklerle ilgili derlenen sözcüklerin çoğunu, esnafın alışverişte kullandıkları ürünlere ad olan kelimeler oluşturmuştur: basma, bıçak, boya, bluz, but, calla, cila, cüccam (çörek otu), çakı, çapraz, çekiç, çekirdek, çıtlık (menengiç), çul, deri, döş, elsıranı, elyaf, entari, Ermenek, etamin, etli ekmek, pazen, fırça, gelberi, gevrek, gora, gosa, goşana, göynek (gömlek), güğüm, hacı kanatyel, hacı lokuru, haranı, heybe, hıltar, ibrik, incik, işkembe, kasket, kelle, kelpeten (kerpeten), kılıf, kıymalı, kösele, kundura, lastik, löküs, makas, mayalı, megene, mezura (mezru), mıh, mitil, nal, nalbur, nay, odbeli, okkalı kahve, orta şekerli kahve, örs, pabuç, paça, patlet, pense, peynirli, sahan, sındı, sikke, şapka, şebit, şibidik, taban, tahanlı (tahinli), tahra, tavşankanı çay, topuklu çay, yemeni, yüksük, zıvana, zincir, zippo vb. Ürünü satma çabasıyla ilgili derlenen kelimeler ağız özelliklerini yansıtmaktadır. Bunlara örnek olarak: bakale bi bacım (bakar mısın bacım?), cıncık gibi, çene çalmak, damat gibi tıraş ittim (ettim), de hele (evet diyecek misin?), di hadi gı (haydi söyler misin?), harmana virirsin (verirsin), hepisi gabala (hepsi kabala), hırtıbığım kesildi (dermanım kalmadı), gafa (kafa) yormak, pek gözel (güzel), tavşan ganı (kanı) çay gatayım (katayım) vb. sözler gösterilebilir. Müşterinin karakter özelliklerini yansıtan kelimelere de sıkça kullanılmıştır. Bunlara örnek olarak şu sözcükler gösterilebilir: alıcı, cimri, cins, çalçene, çenebaz, elitez, enaneli, faşalak, fıkırdak, fitneficir, ganere, gâvur inatlı, geveze, gıle, gıydırma, goduk, gopil, gostaklı, gubuz, hödük, höflü, hukela, kıl, mıhsıçtı (mıksıçtı), mısgı, mızırdak, pinti, sallayıcı, sırnaşık, sorucu, sünempe, şişgin, tip, yağlı, yavan vb. Meslek ustalarının memleketi, yaptığı iş kolu ve karakter özellikleriyle ilgili olan kelimeler de kullanılmıştır: berber, Bozkırlı, cıncıkcı, çorbacı, esansçı, eskici, gökgözlü, Hadimli, helvacı, hurdacı, kefenci, kelleci, kumaşçı, ütücü, yorgancı vb. İş yerinin hizmet yönüyle yakın olduğu konuyla ilgili kelimelere örnek olarak şunlar verilebilir: arabaşı çorbacısı, bıçakçı, boyacı, çaycı, demirci, derici, dokumacı, foracı, gömlekçi, hallaç, hamamcı, hırdavatçı, kelle paçacı, kolonyacı, kokoreççi, kunduracı, kuyumcu, nalbur, saatçi, sayacı, tamirci, tuzcu vb. Yapılan iş ya da mesleğin nitelikleriyle ilgili kelimeler de kullanılmıştır: açma, ayakkabı, baharat, bakır, bakkal, bıçak, boya, börek, cila, çarık, çekiç, çorba, çöven, deri, ebru, ekmek, esans, esansçı, etçi, fırça, gömlek, helva, iğne, incik, ip, kadayıf, kalay, kasket, kasnak, kazan, kelle, kılıf, kiriş, kolonya, kömür, körük, kumaş, makas, masura, mayalı, mekik, meşin, mıh, nacak, nal, ocak, ok, pabuç, pide, pik, sac, satır, simit, soba, somun, şapka, taş, temren, törpü, tuz, veresiye defteri, yastık, yay, yorgan, yorgan, yufka vb. Bugünlerde Karaman’da varlığını sürdürmeye çalışan geleneksel meslekler, meydana gelen teknolojik gelişmelerden oldukça hızlı bir şekilde etkilenmiş ve bu gelişmeler ışığında söz varlığı unsurlarına yeni mesleki terim ve kelimeler eklenmiştir. Teknolojik gelişmeler neticesinde geleneksel mesleklerin söz varlığına girmeyi başaran mesleki terim ve sözcüklere sıkça rastlanmıştır: agrega ölçeği, ajitasyon, adaptör, aksesuar takma makinesi, apartura, apoletli gömlek, babet, bilgisayar hurdası, biyometrik foto, bleyzer kumaş, broş, cips, çerez, çöp sasörü makinesi, deklanşör, derz, desenli koton biye, deterjan, dia, dijital, duble kol, duble paça, elevatör, espadril ayakkabı, estetik, fikser, flaş, fleto, fluluk, format, fotojen, fotojenik, fotokopi, fotometre, fotometre, fotomodel, fotomontaj, fotokopi, fotoroman, fotosel, fototek, fototip, fön çekme, fresko kumaş, helezon, jöle, kadrajlama, kasa fişi, kaşe, kıvırma makinesi, kola, konturnua, konturfile, korniş, koton, köşebent, kronometre, kürk şapka, lehim makinesi, lens, losyon, malafa, matkap, metol, mont fermuarı, neskafe, paspartu, patlet, pençata, perspektif, pervaneli tekne, peykan, pırlanta, pigment, piksel, pires, pistole cetveli, pistole, pişrev, polar şapka, polaroid fotoğraf makinesi, polyester ip, polyester kumaş, poplin kumaş, poşet, pösteki kürk, priz, puta, rani, reflektör, regola yapmak, regula, reyon, reze, ringel kumaş, rölyef, saç kurutma makinası, saksoni kumaş, sandalet, saten, siliksiyon, sneaker ayakkabı, spor ayakkabı, sprey, stereoskobik fotoğraf makinesi, şampuan, şantuk kumaş, şayak kumaş, şifon, tafta, tartan kumaş, tekstil, tektaş, terikoton kumaş, tıraş makinası, tranç, triyör, vinleks ayakkabı, vinleks deri, viskon, yarma makinesi, zon sistemi, zoom, zum vb. Geleneksel mesleklerin söz varlığı üzerine yaptığımız derleme çalışmaları sırasında Karaman yöresine özgü kelimelerde ağız özelliklerini yansıtan kelimelere de rastlanmıştır: alav (alev), aluu, amaniin, aşene, basdırma (pastırma), bekeme, bidıkım (bir dıkım), bilader (birader), bişme (pişme), böör (böğür), buhare (puhare), bunar (pınar), büsküvüt (bisküvi), cıllama, curruk, çeket (ceket), çınga (çıngı), çömçe, dah, dellenme, demincek, dıngırdama (tıngırdama), diniz (deniz), dutulmak (tutulmak), eke, eyi (iyi), farfaracı, faşalakçı, fenikme, fıçıtma, fıymak, ganere, garalama (karalama), gaste (gazete), gaypak (kaypak), gıydırma (kıydırma), gondurma (kondurma), gubuz, hazar, harar, hırtıbık, höfsünme, ilağaşı, mısırga, nire (nereye), nörün (ne yaparsın?), ovcalama (ovuşturma), öteğen (geçenlerde), papidik, parpılama, siftinme, sivişmek, şirneme, şuncaaz, tıngırdatma, tingildeme, ülüz, ümük, vıddırıvızzık, vükela, yağır, yanpiri, yıkışma, yoymak, yumulmak, zınarma, zıyma, zoba (soba), zıylak vb. Söz varlığı unsurunu oluşturan terimler, genellikle ilgili meslek dalının genel özelliklerini yansıtmaktadır. Derleme çalışmasında tespit edilen terimlere örnek olarak şunlar gösterilebilir: altlık, anahtar, astar, ayakçı, baharat, borç, bordür, but, cezve, cila, çark, çekül, çerçi, çırak, çirtik, çivit, çözgü, dem, dulup, dürü, eğiş, elyaf, esans, ese, etlik, eyer, falçata, figür, fleto, fora, freze, garson, gavadura cetveli, gerdan, golan, göbek, guşane, gücü, hamut, hav, hırdavat, ısdar, ıslampa, ızgara, ireze, jakarlı, kabza, kadife, kadran, kahve, kalfa, kalıp, karkas, kasan, kaynak, kelepir, kerevet, kılıf, kiriş, kirkit, kitre, kolonya, kordon, koşum, körük, kumaş, kundura, kuyum, kücü, lalin, makara, malafa, manşet, mastalya, merdane, metre, meyane, mezru, motif, murç, mühre, nakış, nal, nalbant, nalın, natır, nezik, ocak, ocakçı, ot çayı, overlok, öd, örs, paça, palan, pasa, pekmez, pergel, pırtı, pik, pres, razmol, ribana, roba, sac, saten, satır, saya, somun, taban, tahin, tekne, tela, tellak, testere, tıraş, törpü, tuhafiye, tüteklik, usta, vardola, vatka, veresiye, yaka, yunak, yüz, züccaciye vb. Söz varlığının bir bölümünü oluşturan atasözleri ve deyimler, geleneksel meslekleri icra eden meslek erbabının dilinde yıllarca kullanılmış; yaşanmış deneyimlerin, geleneklerin veya davranışa dönüşen düşüncelerin ve yazısız normların iletişimde anlamlanması neticesinde ortaya çıkmıştır. Esnaf ve sanatkârların kullandıkları deyim ve atasözlerinin büyük çoğunluğu alışverişlerde karşılaşılan sıkıntılar, iş durumunda yaşanan ani gelişmeler, nasip ve kısmetle ilgili duygu ve düşünceleri içeren sözcüklerdir: ayağını sürümek; ayak yapmak; bir taşla iki kuş vurmak; borca batmak; bulup buşurmak; bulupta bunsuramak;, dişinin kanını somurmak; eli bolarmak; eli böğründe kalmak; emeğini gümüşlemek; etekleri tutuşmak; feleği şaşmak; gıfıltısı artmak; işi rast gitmek; kılı kılına yitmek (yetmek); hızır uğramak; gabala (kabala) tutulmak; kepenkleri kapatmak; meteliğe kurşun sıkmak; nasibi ayağına gelmek; nasibi kesilmek; ne oldum delisi olmak; ocağı tütmek; sinek avlamak; tencereyi kaynatmak vb. Karaman’da esnaf ve sanatkârlar genel ahlak kurallarını ifade eden deyim ve atasözlerini oldukça fazla kullanmıştır: adı çıkacağına canı çıkmak; arık öküze bıçak çalınmaz; at binenin kılıç kuşananın; attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek; avrat tuz dedi mi ciğeri cız der; aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz; başını acemi berbere teslim eden cebinde pamuk eksik etmesin; benim sakalım tutuştu, sen cigara yakmak istersin; bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır; böyle saça böyle tarak; çerçi başındakini satar; değirmen iki taştan muhabbet iki baştan; demir nemden insan gamdan çürür; edepten libas giymek; el ağzı ile çorba içilmez; eline, diline, beline sahip olmak; emanete hıyanet etmemek; harama el sürmemek; helal lokma yemek; helalinden kazanmak; iş insanın aynasıdır; iş zamanı iş çiş zamanı çiş; kardeş kardeşi bıçaklamış dönmüş yine kucaklamış; kelin yağı olsa başına çalar; kılı kırk yarmak; özü sözü bir olmak; parasız tellal bağırmaz; sap yer saman sıçar, söz vermek; sözü namus bilmek; sözünün eri olmak; tekkeyi bekleyen çorbayı içer; tembele iş buyur o sana akıl öğretsin; yalancının mumu yatsıya kadar yanar vb. Deyim ve atasözleri alanında güçlü bir mirası elinde bulunduran Türkçenin, Karaman’daki mesleki hayatta da benzer bir mirası taşıyor olması dilimizin mevcut durumu açısından oldukça önemlidir. Çalışmada kalıp sözler de derlenmiştir. Gerek alıcı gerekse satıcı alışveriş öncesi ve sonrasında memnuniyetini veya memnuniyetsizliğini dua ve beddua nitelikli sözlerle ifade etmektedir. Ayrıca selamlama, uğurlama, hâl hatır sorma gibi kalıp sözlerde derlenmiştir. Bu sözler hemen her meslek dalında görülebilmektedir. Geleneksel meslekleri icra eden ustalar memnun oldukları müşterilerine dua mahiyetinde kalıp sözler söylemektedir. Bu türden kalıp sözlere şu örnekler gösterilebilir: afiyet şifa olsun; Allah berekat versin; Allah birini bin etsin; Allah namerde muhtaç etmesin; Allah tuttuğunu altın etsin; Allah yokluk göstermesin; ayağına yavuz taş dokunmasın; cennet köşklerine giresin; ecdadına rahmet; gülerek kullan; hanene hızır uğrasın; işin rast gelsin; malımın hayrını gör; üzerinde eskisin vb. Ustaların, haksızlığa uğradıklarında veya kırıldıklarında beddua türünde kalıp sözleri kullandıkları derleme çalışmaları esnasında görülmüştür: benden bulma Allah’ından bul; boğazına dursun; çenen çekilsin; gözüne dizine dursun; haram olsun; kefen paran olsun; malımın hayrını görmeyesin; teneşirlere gelesin; zehir zıkkım olsun; zivtin pekini ye vb. Müşteri memnuniyetinde ise müşterilerce esnafa karşı iyi dilek ve dua niyetinde kalıp sözler kullanmışlardır: Allah emeğini yağlı çakarsın; Allah hayırlı yedirmeyi nasip etsin; Allah işini, gücünü rast getirsin; Allah nazardan esirgesin; Allah razı olsun; Allah’a emanet ol; elin, kolun dert görmesin; paramın bereketini gör; tuttuğun altın olsun; Allah razı olsun vb. Müşteri memnuniyetsizliğinde ise müşterilerce esnafa karşı dile getirilen beddua türünde kalıp sözlerin sarf edildiği derleme çalışmaları sırasında görülmüştür: Allah belanı versin; boyu devrilsin; fitil fitil burnundan gelsin; gönenme emi; hakkım sana haram olsun; paramın hayrını görme; sürüm sürüm sürünesice; zıkkımın kökünü ye vb. Çalışmada derlenen bazı söz varlığı unsurlarını özel dil türünde değerlendirmek mümkündür. Dil ve kültür yoluyla etkileşime giren insanlar yaşadıkları çevre, edindikleri mesleki deneyim ve mensup oldukları gruplar arasında yeni bir statü kazanmış olurlar. Ferdin sahip olduğu bu nitelikler, yaşadıkları topluma ve mevcut kültüre de zenginlik katmaktadır. Fertler işte bu dilsel zenginlik içerisinde yeni özellikler ve beceriler kazanırlar. Bu gelişme neticesinde yeni ve farklı bir iletişim yolu olan özel bir dil gelişmiş olur. Bu özellikler farklılaşmaktan ziyade iletişimin daha kolay ve hızlı gerçekleşmesini sağlamaktadır. Bu şekilde ortaya çıkan özel dilleri temel dilden farklı kılan ana unsur olarak, kullanılan özgün kelimeler gösterilebilir. Özel dil ya da argo kullanmaktan maksat, meslek ustalarının kendi aralarında iletişimi daha kolay ve daha hızlı sağlamaktır. Çalışmada geçen birçok deyim ve sözcük, kullanma özelliği ve manaları yönüyle incelendiğinde argo anlamlı şeklinde nitelendirmek mümkündür: armut, cafcaflı, carıcabbar, cıllama, cıvık, cıvlak, cidav, cins, çalçene, dertli çay, dıngırdamak, efe çayı, elganem, farfaracı, faşalak, fenikme, fıçıtma, galaylamak, gaypak, gevme, gıncıfırlı, gıyparma, goduş, gopil, gopuk, gostaklı, gök görmedik, gubuz, güdük, hecalet, hümerme, kafa çayı, kefere, kel, kıl, malamat, mavra, memişhane, mıhsıçtı, mıskı, mosdıralık, müdare, oggalı, okkalı çay, ot ilaç, papidik, pavkırmak, polim, potuk, seme, sıracalı, sırnaşık, sibop, sivişme, sümiye, şabbadak, şırlak, şirneme, şişgin, tapırdama, tığteber, tıngırdatma, tip, topuklu çay, tuncukma, ülüz, vükela, yalabaş, yampiri, yamuk, yamulmak, yapıştır, yok devenin nalı, yoymak, yumulmak, zamazingo, zartalaklı, zeroş, zımbırzop, zınarmak, zıpçıktı, zırlamak, zibidi, zörlemek vb. Karaman’da geleneksel meslekler üzerine yapılan çalışmada derlenen bir diğer söz varlığı unsuru da ikilemelerdir. Yapılan derleme çalışmasında ikileme türünden sözcüklere de sıkça rastlanmıştır: abur cubur (yemek); afiyet şifa (olsun); artık sırtık; ayın oyun (etmek); bada bada; badal bayrak; badıl badıl; ballı yağlı (olmak); cicili bicili (giymek); çakmak çakmak (gözler); dadı tuzu (yok); dangıl dungul (konuşmak); dom dom (konuşmak); eciş bücüş; eski püskü (elbise); eveleyip gevelemek; fitil fitil (burnundan gelsin); garman çorman (iş); gılı gılına (yetmek); hâl hatır (sormak); hüngür hüngür (ağlamak); incik boncuk (satmak); kilit kürek (olmak); maççık muççuk (yemek); malak malak (yemek); mildir mildir (bakmak); özü sözü (bir); palan kuskun (koymadı); saati saatine (uymaz); saç sakal (toplamak); sapır supur (konuşmak); sıkı fıkı (olmak); tabak çanak (satmak); tası tarağı (toplamak); tel tel (kadayıf); ulam ulam (açmak); vıdı vıdı (yapmak); vığıl vığıl (koymak); yırtık pırtık (elbise) vb. Son dönemde meydana gelen teknolojik gelişmeler meslek dallarında da seri üretim olanaklarının artmasına sebep olmuştur. Bu hızlı gelişme ve değişim, varlığını el emeği ve göz nuru şeklindeki bireysel üretimle devam ettirmeye çalışan geleneksel meslekleri bitirme noktasına getirmiştir. Geleneksel meslekler adına olumsuzluk teşkil eden bu türden gelişmeler karşısında önlem alınmaması durumunda Karaman’da birçok geleneksel meslek yakın bir gelecekte yok olma tehlikesi yaşayacaktır. Yaşanacak bütün bu olumsuzluklar doğal olarak geleneksel mesleklerin söz varlığını da etkileyecektir. Bugünlerde; ayakkabı imalatı ve boyacılığı, bakırcılık, bıçakçılık, demircilik, dokumacılık, foracılık, halıcılık, hallaçlık, kalaycılık, kelle ütücülüğü, kolonya üreticiliği, kündekâri sanatçılığı, nalbantlık, saraçlık, sayacılık, tuzculuk, yastıkçılık ve yorgancılık gibi geleneksel meslek dalları son bir veya birkaç temsilcilerinin özverili çabasıyla varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Karaman’da geleneksel mesleklerin varlıklarını devam ettirebilme konusuyla ilgili kurum ve kuruluşlara şu öneriler getirebilir: 1. Sahada bir temsilcisi bulunan meslek kolları ile ilgili genel bir tespit çalışması yapılarak geleneksel meslekleri sürdüren bu ustalar “kültürel miras taşıyıcıları” şeklinde kayıt altına alınmalıdır. 2. Söz konusu meslekleri icra eden ustalar ve zanaatkârlar için kira ödemeyecekleri dükkânlar temin edilmeli, bu iş yerleri vergi indirimine tabi tutulmalı, bu meslek erbapları işlerine devam etmeleri amacıyla teşvik ve bağış kredileri verilmeli ve ayrıca değişik meslek projeleri ve destek fonlarından yararlandırılmaları hususunda sanatkârlar ve meslek erbapları teşvik edilmelidir. 3. Bu geleneksel meslek gruplarının varlığını devam ettirebilmeleri adına çalışma ve tanıtım faaliyetlerini yapabilecekleri dernekler ve meslek örgütleri kurulmalıdır. Geleneksel meslekleri tanıtıcı fuarlar, sergiler, paneller ve stantlar açılmak suretiyle konuyla ilgili yerel ve ulusal basın ile ayrıca kamuoyunun dikkati çekilerek konuyla ilgili farkındalık oluşturulmalıdır. 4. Karaman’da geleneksel el zanaatkârlığı ve geleneksel mesleklerle ilgili “Geleneksel Meslekler Çarşısı” kurularak, dağınık yerlerde faaliyet gösteren bu meslek mensupları bir araya getirilmelidir. 5. Meslek ustaları, gelenekten kopmadan teknolojik gelişmeler ışığında yapmış oldukları ürünleri yenilemeleri adına teşvik edilmeli ve sanatkârların kendini geliştirmeleri adına yeni fırsatlar sağlanmalıdır. 6. Karaman ilinde geleneksel mesleklere bağlı olarak varlığını sürdüren kültürel ögeler tespit edilerek bu ögeler yerel ve ulusal basın yoluyla tanıtılmalıdır. 7. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün öncülüğünde “Uygulamalı Halk Bilimi Müzesi” kurularak burada el sanatları ürünlerinin tanıtımı ve sunumuna yönelik çalışmalar yürütülmelidir. 8. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi bünyesinde eğitim öğretim faaliyetlerini devam ettiren meslek yüksekokullarına ilave bölümler açılarak geleneksel mesleklerin devamına katkı sağlayacak zanaatkârların yetişmesi teşvik edilmelidir. 9. Meslek Liseleri, Mesleki Teknik Eğitim Merkezleri ve Halk Eğitim Merkezleri gibi örgün ve yaygın eğitim kurumlarında geleneksel mesleklerin devamına katkıda bulunmak maksadıyla yeni bölümler açılmalı ve gerek bu bölümlere devam eden öğrenciler, gerekse meslek kurslarına devam eden kursiyerler maddi ve manevi yönden desteklenmelidir. 10. Geleneksel meslekleri sürdüren usta/sanatkâr gibi icracıların sıkıntılarının giderilmesi ve onure edilmesi adına ilgili kurum ve kuruluşlarca meslek erbapları gezilerek yüzyüze görüşmeler, geleneksel kaynaşma programları, geziler ve geleneksel meslekleri icra eden usta/sanatkârlara yönelik bültenler hazırlanmalıdır. ________________ KAYNAKÇA ... Bağlantıda verilen PDF dosyasının sonunda Kaynakça yer almaktadır. Kaynak ve kaynakça bağlantısı: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf _________________ ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--tümü alıntı-- Yazı: Celal Üster, “Kadın dilinin gizli örgütü”, Radikal Kitap Eki, 16 Kasım 2001 "Bir toplumda geçerli genel dilden ayrı, ama ondan türemiş olan, yalnızca belirli çevrelerce kullanılan, toplumun her kesimince anlaşılmayan, kendine özgü sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan özel dil." AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi, argoyu böyle tanımlıyor. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi ise, "K... See more --tümü alıntı-- Yazı: Celal Üster, “Kadın dilinin gizli örgütü”, Radikal Kitap Eki, 16 Kasım 2001 "Bir toplumda geçerli genel dilden ayrı, ama ondan türemiş olan, yalnızca belirli çevrelerce kullanılan, toplumun her kesimince anlaşılmayan, kendine özgü sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan özel dil." AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi, argoyu böyle tanımlıyor. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi ise, "Kendi sosyal çevreleriyle sınırlı yaşayan ve toplumun geri kalan kesimlerinden ayrılmak ve / ya da korunmak isteyen bir grubun benimsediği özel sözcükler bütünü" diye tanımlamış argoyu. Ama lûgat paralamayı bir yana bırakır, Türkçenin Büyük Argo Sözlüğü'nün yazarı Hulki Aktunç'un alabildiğine özgür belirlemelerine sardırırsak: Argo, dilin gizli örgütüdür; yaratıcılıktır, anadilin sözcüklerine yeni anlamlar katar, kendi alanına girmeye çalışan sözcük ve deyimden ayakbastı parası alır ve onu bozuşturup dönüştürür... Biliyorum, "Şimdi bu argo muhabbeti de nereden çıktı?" diye soracaksınız. Aktunç'un Büyük Argo Sözlüğü yayımlanalı on yıldan fazla bir zaman geçtiğini de biliyorum. Ama bu kez yayımlanan, bambaşka bir argo sözlüğü. Filiz Bingölçe, bu alana apayrı bir boyut getiriyor; genellikle erkek-egemen bir dil alanı olarak görülen argonun kadın cephesini araştırıyor. Araştırmaktan öte, bir Kadın Argosu Sözlüğü çıkarıyor ortaya. Bingölçe'nin deyişiyle, bu sözlüğün öncelikli kaynakları, çevremizde gördüğümüz, karşılaştığımız, bildiğimiz; başta Ankara ve İstanbul olmak üzere büyük kent merkezlerinde ya da ilçelerinde yaşayan kadınlar. Onların anneleri, anneanneleri, babaanneleri de, "haminnemin meşhur lâfıydı" kaydıyla aktarılan yüzlerce söz ile bu sözlüğün "eski toprak" kaynakları olmuşlar. Sözlüğün içeriği derlenirken en basit yönteme başvurulmuş; yaklaşık yüzde doksanı canlı tanıklarla konuşularak oluşturulmuş. Bu canlı tanıkların çoğu "temiz aile" kadınları: Hemşireler, hastabakıcılar, doktorlar, ev kadınları, öğrenciler, işçiler, gazeteciler, memureler, kuaförler, ağdacılar... Buna karşılık, Bingölçe'nin verdiği bilgiye göre, hapishanelerdeki kadınlarla hiç ilişkiye geçilmemiş, genelevlerdeki kadınlarla da istenen ölçüde bağ kurulamamış; kırsal alanın yerel söyleyişlerine pek girilememiş. Ama tıpkı hayatın bağrında durmadan gelişen argonun kendisi gibi, sürekli zenginleşebilecek bir sözlük bu: "Argo dediğiniz, sınırsız bir anonim oluşumdur; katkılarla yaşar, gelişir. "Aktunç da, "Hiçbir argo sözlüğü, argoya yetişemez. Hiçbir yasanın yaşama yetişemediği gibi," demiyor mu zaten? Aslında, Bingölçe'nin, sözlüğün başındaki soru/yanıtları, Kadın Argosu Sözlüğü'nün özünü anlamamızı sağlıyor: Bir dil oyunu mu bu? Evet... Kadınlar arası tanışıklığı mı güçlendiriyor? Tabii... Erkeklere kapalı bir üstünlüğü mü kanıtlıyor? Galiba... Bir dil bağıyla kopmaz bir doku mu oluşturuyor? Şüphesiz... Şifrelerle anlaşma çabası mı? Yer yer... Hayatı kendi dünyasıyla karşılama gayreti mi? Sanırım... Büyük Argo Sözlüğü'nün ilk basımının yapıldığı İS 1990'dan bu yana Türkçenin "Argo azizi" sayılan Aktunç bir sunuş yazmış Bingölçe'nin çalışmasına: "Bingölçe, bize bir 'ilk iş' armağan ediyor. Bir 'ilk', çünkü büyük dillerin bellibaşlı sözlüklerinde yer alan 'kadın dili' kategorisi bizde hemen hemen hiç işlenmemiştir, incelenmemiştir... [Bingölçe'nin çalışmasında] yaşamın ve dilin içinde gizlenen büyük bir ada keşfediliyor. Çılgın, alaycı, dramatik, şen şakrak, melûl mahzun bir ada. Bir sürü aptal herifin ve kızın ve kadının derinliğine duyumsayamadığı ama yaşamakta olduğu bir ada..." Filiz Bingölçe'nin Kadın Argosu Sözlüğü, salt kadın açısını yansıtan sözcük ve deyimlerden oluşmuyor. "Ara açı" da örneklenmiş; her iki cinsin cümle kalıbı olarak ortaklaşa kullandığı, ancak kimi yerde sözcük seçiminde farklı davrandığı laflara da yer verilmiş. Ama kadınların, erkeklerle nasıl alay ettiklerini örnekleyen söz ve deyimler alabildiğine renkli ve bereketli. Sözgelimi, daha ilk sayfada bir "özdeyiş"e rastlıyoruz: Acemi adamın elinde am ağaca çıkar. Hemen ardından, cinsel konularda heyecanlı ve acemi erkeklere bir başka gönderme: Acemi ördek ya başından ya kıçından dalar. Evden işe, işten eve yaşayan, cinsel açıdan iştahsız erkeklere, Akşam ahıra sabah çayıra, arada bir iki sokarca deniyor; cinselliğe sıra geldiğinde bütün erkeklerin aynı olduğunu anlatmak için ise, Alayının adı bir karanlıkta tadı bir. Her lafa karışan erkek için, Am biti taşak sirkesi karşılığı uygun görülmüş; cinselliğe düşkün erkeği aşağılamak için de, Am suyunda boğul inşallah! bedduasında bulunuluyor. Birine küfür edileceği zaman, erkeklerin o kişinin "ana"sını hedef seçmelerine karşılık, kadın argosunda -doğal olarak o kimsenin "baba"sına yöneliniyor. Sözgelimi, örtülü küfür etmek için, Babanı ninolay sözü kullanılıyor ya da Babasına selam sarkıtmak deyişine başvuruluyor! Birini şaka yollu aşağılarken, Babasını gıdıkladığımın çocuğu deniyor. Erkeklik organına, daha doğrusu erkeklik organının küçüğüne Bamya dendiğini biliyordum, ama Bamya katliamı lafıyla ilk kez bu sözlükte karşılaştım; meğer "toplu sünnet düğünü" anlamında kullanılıyormuş. Örneğin: "Şu siyasî partilerin bamya katliamları da amma seyirlik oluyor." Erkeklik organı karşılığı kullanılan bir başka söz ise, zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan ıtırlı bitki ile sürüngenlerin en ünlüsünü bir araya getiriyor: Başı soğan ortası yılan! Burada, kuşkusuz, uyak da biçimsel benzetme kadar önemli. Ben, burada, yalnızca "a" ve "b" ile başlayanlardan birkaç örnek vermekle yetiniyorum. Türkiye kadınlar aleminin yeraltı dolambaçlarında şaşırtıcı bir gezintiye çıkacağınız Kadın Argosu Sözlüğü'ne, hiç kuşkum yok, siz de katkıda bulunmak, geliştirip zenginleştirmek isteyecek ve [email protected] adresine başvuracaksınız. ______________ Yeri: https://www.metiskitap.com/catalog/text/57672 ▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄ Eser: Filiz Bingölçe Kadın Argosu Sözlüğü Hulki Aktunç'un Sunuşuyla Sunuş: Hulki Aktunç Kapak Tasarımı: Emine Bora, Semih Sökmen Dizgi Metis Yayıncılık Baskı Hazırlık Metis Yayıncılık Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Cilt Sistem Mücellithanesi Kitabın Baskıları: 1. Basım: Ekim 2001 "Bu sözlüğün öncelikli kaynakları kadınlardır. Etrafımızda gördüğümüz, karşılaştığımız, bildiğimiz, büyük kent merkezlerinde ya da ilçelerinde yaşayan kadınlar. Yüz yüze görüşüp, sözcük topladığım bu kadınların anneleri, anneanneleri, babaanneleri de dolaylı olarak bu sözlüğün 'eski toprak' kaynakları olmuş oldular... 'Argo en mazlum olduğu anda en saldırgan olabilendir,' diyor Hulki Aktunç. Bence de öyle. Kadınların yaratıcılıklarını, fantezilerini, neyle nasıl alay ettiklerini görmek mümkün bu sözlüğün sayfalarında." Haminnemin meşhur lafıydı, diyerek andığımız sözler vardır; Kadın Argosu Sözlüğü işte o sözleri, sözcükleri bir araya getiriyor. "Kadın dili" kategorisinin Türkçe sözlüklerde hiç işlenmemiş olduğunu düşünürsek konusunda bir ilk Filiz Bingölçe'nin çalışması. Büyük Argo Sözlüğü’nün yazarı Hulki Aktunç ise kitap için yazdığı sunuşta şöyle diyor: "Yaşamın ve dilin içinde gizlenen büyük bir ada keşfediliyor. Çılgın, alaycı, dramatik, şen şakrak, melul mahzun bir ada. Bir sürü aptal herifin ve kızın ve kadının derinliğine duyumsayamadığı ama yaşamakta olduğu bir ada. Son derece önemli bir dilsel kategori, yazı'nın kalıcı alanına taşınıyor ilk kez. Bir erkek (hele bir 'herif'), böyle bir keşfi asla başaramazdı. Olsa olsa, o adaya kazara düşebilirdi, Robinson Crusoe gibi. Bir Cuma bulabileceği de kuşkuludur." İÇİNDEKİLER Bir "Sözlük" Üzerine Sözcükler, Hulki Aktunç Giriş Kullanılan Kısaltmalar Sözlük Kavram Dizini OKUMA PARÇASI Hulki Aktunç, "Bir Sözlük Üzerine Sözcükler", s. 7-11 Kişinin tek başına sözlük yazması, sözlük üretmesi desem daha doğru, tatlı bir tür çılgınlıktır. Dilsel çıldırı da, başta o dili konuşanlar ile yazanlar, daha başka bütün diller için çok önemli katkılar sağlayabilir. Daima. Sözlük yazma, bir merak ile başlar, bir sonuca varamama umutsuzluğuyla sürer, direnme, güçlüklerle savaşma duygusunu yaşatır ve bu sürece yenilmezseniz, bir gün bakarsınız, işte sözlük karşınızda. İyi de, şimdilik, sizin sözlüğünüzdür o... Sözlük, sözcükler ve sözler, aslında bitmediğini, bitmeyeceğini duyumsatsa da, size bir süre için teslim olmuştur artık. Şimdilik. Pirimiz Kâşgarlı Mahmud neden sözlük yazmıştı? Peki, Bedros Keresteciyan (hariciyeci) niçin sözlük yazdı? Ya Şemseddin Sami, Muallim Naci, Tahir Olgun? Ya Behçet Necatigil? Şükran Kurdakul? Ali Püsküllüoğlu? Hayli uzundur bu liste. Soruların yanıtı ise çok kısa: Söz ve bilgi kaynaklarında gördükleri eksikliği kendilerince... Devamını görmek için bkz. Giriş, s. 15-19 Elimi kutuma soktum, yıllardır çer çöple doldurduğum kutuma. Göbeğimi uzun kesti diye haminnem, benim de aklım alt deliklerde. Sinsiyim işte, sofuyum, garezimi gülüşümün altına çekiyor, uyuyorum. Ama bazen melaikeliğe soyunup kuyruğumu eteğimin gölgesine sokuşturuyorum. Gözetlendiğimi bildiğim için ne zamandır dip köşelerde saklanıyorum. Dudaklarımı büzüyorum ve tabii yalan söylüyorum. Zaten her geçen gün anılarımı yitiriyorum. Düşünsene, önce cüzdanımı çaldılar, içinde bütün fotoğraflarımı da. Ardından aşk sayıklamalarımı. Duraksamadan hemencecik verivereyim haberi. Herhalde giderek nefret edicem bu şehirden. Hilkat ve Sündüs ve Yegane ve Türkan... Beni görünce sırıtıyorlar, üstüme yorgan yığıyorlar. Aslında bir kaçak gibi hepsinden uzak duruyorum. Sabahları uyandığımda odanın ve pencerenin boşluğu, derin sessizlik. Her şeyin ortasında, taburenin üstünde suyla dolu bir leğen duruyor. İki aybaşılı donumu bu leğenin içine attım. Ka... Devamını görmek için bkz. ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER Hasan Bülent Kahraman, “Kadın argosu hazinesi”, Radikal, 3 Aralık 2001 Filiz Bingölçe, kadınların bir şeyi özel olarak nasıl söylediğini, bir şeyi nasıl erkeklerin anlamayacağı hale getirdiğini bu sözlükte yer alan sözcükleri, deyimleri derleyerek ortaya koymuş ama sözlüğün anlamı sadece bununla sınırlı değil. Bu kitap, "özel dil" denilen şeyin özel alanla, özel kimlikle ne kadar içli dışlı olduğunu, dilin, insanın bir alanda kendisini ifade etmek için nasıl öteki alanlardan ve oralardaki olgulardan yararlandığını, her şeyi nasıl bir senteze ulaştırdığını ortaya koyuyor. Argo, bir benzetme sonunda. Ama bunlar belki her argo sözlüğü için geçerli şeyler. İş, "kadın argosu"na gelince durum daha da değişiyor. Ortada öncelikle "tanımadığımız" (bunu karşı cinsten birisi olarak söylüyorum ama kadınların da onun farkında olduğunu sanmak çok güç) bir kadın var. Bu, benliği, bilinci, algılaması bütünüyle kendisine özgü bir varlık. Bu kadın, o "masum" kadından, o "salon kadını... Devamını görmek için bkz. Gönül Kıvılcım, “Ev kadınlarının argosu olur mu?”, Radikal 2, 2 Haziran 2002 Argo. Dilin cansuyu. Sabrın, iyiniyetin tükendiği, düz söylemin kısa geldiği anlardaki patlayış. Dilin ele avuca sığmayan yanları. Dipte kaynayan fokurtunun bir çağlayan gibi yüzeye çıkışı. Argo. Küfrün ötesi. Küfrün zeka pırıltılarıyla yıkanması, yunması. Ev kadınlarının, sokak kadınlarının, Romanların, travestilerin; sistemin ezdiklerinin gizli silahı. Taksi şoförlerinin, sokakta yaşayanların dili ters yüz eden söyleyişleri. Taksi şoförü için korna çalmak, taksimetreyi açmak, sinir bozucu sıklıkta vites değiştirmek nasıl yaşamın günlük hallerindense argo da öyledir. Müşterisi inip taksi durağına döndüğünde, bugün güzel bir ördek düşürdüm (durak olmayan noktalardan yolcu toplamak; hoş güzel kadın müşteri) diye selam çakar meslektaşına. Ya da demin güzel bir kaz (saf, zengin müşteri) yakaladım deyip hasetlendirir duraktakileri. Argo özgürleştiricidir. Bireyi lezzeti yerinde biryemekmi... Devamını görmek için bkz. Celal Üster, “Kadın dilinin gizli örgütü”, Radikal Kitap Eki, 16 Kasım 2001 "Bir toplumda geçerli genel dilden ayrı, ama ondan türemiş olan, yalnızca belirli çevrelerce kullanılan, toplumun her kesimince anlaşılmayan, kendine özgü sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan özel dil." AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi, argoyu böyle tanımlıyor. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi ise, "Kendi sosyal çevreleriyle sınırlı yaşayan ve toplumun geri kalan kesimlerinden ayrılmak ve / ya da korunmak isteyen bir grubun benimsediği özel sözcükler bütünü" diye tanımlamış argoyu. Ama lûgat paralamayı bir yana bırakır, Türkçenin Büyük Argo Sözlüğü'nün yazarı Hulki Aktunç'un alabildiğine özgür belirlemelerine sardırırsak: Argo, dilin gizli örgütüdür; yaratıcılıktır, anadilin sözcüklerine yeni anlamlar katar, kendi alanına girmeye çalışan sözcük ve deyimden ayakbastı parası alır ve onu bozuşturup dönüştürür... Biliyorum, "Şimdi bu argo muhabbeti de nereden ç... Devamını görmek için bkz. Gül Altan, “Fiskos bitti, yaşasın ARGO”, Radikal Kitap Eki, 9 Kasım 2001 Keşke bu kitabı daha önce görseydim! Ona bir dizi yoğun bir o kadar da edebi hakareti içeren cümleyi söylemeden ya da telefonu suratına 'Sana fazla geldim ben!' diyerek kapamadan önce. O zaman ona kesinlikle 'Seni adam küsüratı seni! Nane çöpü, numunelik öküz, izotop seni! Naştır!' derdim. Nereden geldi bu çılgın fikirler aklıma? Masum masum masanın üzerinde duran mor bir kitap çarptı gözüme. Yanına yanaşınca, sıradışı ismi bana bu kitapta bir şeylerin farklı olduğunu anlattı Kadın Argosu Sözlüğü. Bu kitap Filiz Bingölçe'nin imzasını taşıyordu. Okurla Hulki Aktunç'un sunumuyla buluşuyordu kitap. "Kişinin tek başına bir sözlük yazması çılgınlıktır!" diyor Aktunç, ancak bu kitap baştan sona bir çılgınlık. Hem de 2500 kadının ağzından dökülen, kimi zaman insanın ağzını açık bırakıp, kimi zaman arsız arsız gülümseten, kimi zaman ise 'onu tanımlayacak kelimeleri bulmak ne zordu bazen, aa... Devamını görmek için bkz. Murat Çelikkan, “Sözlüğe porno muamelesi”, Radikal, 13 Temmuz 2002 Filiz Bingölçe, oldukça önemli bir çalışmaya imza attı. Erkek egemenliğinde olan bir alanda bir sözlük hazırladı, Kadın Argosu Sözlüğü. Metis Yayınları da kültür dünyamız için gerçek bir zenginlik sayılacak bu sözlüğü, Ekim 2001 tarihinde yayımladı, bilmem haberiniz var mıydı? Sizin olmadıysa da sözlüğü, müstehcen kabul eden Cumhuriyet Savcılığı'nın haberi var. Kitabın yazarı ve yayımcısına 1 milyar 800 milyon lira ceza kesti. "Sözlük, bu haliyle, bir dil gerçekliği ve yaşamda var olan bir olgunun bilimsel ve nesnel yöntemlerle saptanması girişimidir. 1072 yılında Kaşgarlı Mahmud'ca kaleme alınan Divanü Lügat it-Türk'te de bugün Kadın Argosu Sözlüğü'nde yer alan sözcüklerin pek çoğu ve tanımı yer almış ve Türk Dil Kurumu bu sözlüğün çevirisini yayımlamıştır," diyen yazar, cezayı ödemeyi reddetti. Para cezasını ödemeyi reddettikleri için yazar ve yayımcı hakkında 'halkın ar ve hayâ du... Devamını görmek için bkz. Murat Çelikkan, “Barbarları beklerken”, Radikal, 16 Nisan 2003 Muzır Kurulu, Türkiye sansür hayatına Turgut Özal'ın hediyesi. Kurulduğu günlerde, günlük basına hızlı bir ceza kesme furyası yaşadıktan sonra, uygulamaları dergi ve kitaplarla sınırlı kaldı. Sansüre ve cezaya uğrayan yayınevlerinin gücü de gündelik basın kadar olmadığı için, yasal bir sansür kurumu olarak varlığını sürdürüyor. Son icraatlarından biri, Filiz Bingölçe’nin Kadın Argosu Sözlüğü konusunda bilirkişi raporu hazırlamak oldu. Türkçe sözlüklerde kadın dilinin hiç işlenmemiş olmasından hareketle hazırlanan sözlükte, farklı yaş ve çevrelerden kadınlarla yapılan görüşmeler yoluyla derlenen sözcüklere yer verilmişti. Kurul raporuna bakılınca, 'Türk kadını' ve 'Türk kadınının iffetininin' argoyla bağdaşmaması gerektiğini öğreniyorsunuz. Yani Argo Sözlüğü'nün başına kadın gelince, iş müstehcen oluyor ve resmi ideolojinin kadın tasavvuruna uymuyor. Müstehcenlik davası yarın İstanbul'da görülecek.... Devamını görmek için bkz. Berat Günçıkan, “Kadının gizli diliyle tanışın...”, Cumhuriyet Dergi, 9 Aralık 2001 "... O kadar bezgin ki su, gene de ardında bıraktığı köpüklü salya parlıyor. İştahlı bir dil gibi, upuzun bir dil gibi. Çünkü yutmadan önce yalıyor... Çevresini saran dalgalar büyük; onlardan birinin içine kolayca sığıp kıvrılabilirim! İşte tümü burada... Güzeller ve lanetliler, geceleyin sevecenliği gelenler, çöplük turnaları, yüzü yaralılar, ciciği bereliler, şekli bozulmuşlar, rahmi alınmışlar... Bu dili ya ben koparırım, ya onlar." Gizliliğin esas olduğu bir dilin, yani argo sözlüğünün girişinde, derdini bu sözlerle anlatıyor Gazeteci Filiz Bingölçe. Kadın Argosu Sözlüğü kadınların, kendi ürettikleri ya da erkeklerle ortak kullandıkları argonun örneklerini veriyor. Kelime, Fransızca kökenli. Onu toplumlardaki geçerli dillerden ayıran; içe dönük yaşanması, toplumdan kendini ayırmak ya da toplumdan korunmak isteyenlerce kullanılması. Yolu küfürle de birleşiyor... Devamını görmek için bkz. ______________ Yeri: https://www.metiskitap.com/catalog/book/4487#Tasters
[Edited at 2023-03-08 07:08 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:10 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER | Pages in topic: < [1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16] > | To report site rules violations or get help, contact a site moderator: You can also contact site staff by submitting a support request » Osmanlıca - Türkçe kaynaklar, Cumhuriyet boyunca Türkçenin serüveni, Günümüz Türkçesi... No recent translation news about Türkiye. |
Anycount & Translation Office 3000 | Translation Office 3000
Translation Office 3000 is an advanced accounting tool for freelance translators and small agencies. TO3000 easily and seamlessly integrates with the business life of professional freelance translators.
More info » |
| Trados Business Manager Lite | Create customer quotes and invoices from within Trados Studio
Trados Business Manager Lite helps to simplify and speed up some of the daily tasks, such as invoicing and reporting, associated with running your freelance translation business.
More info » |
|
| | | | X Sign in to your ProZ.com account... | | | | | |